bebelog ![]() |
Duru Irmak'in günlüğü
Duru Irmak's log Duru Irmak 134 cm Feb '12
"Ask Dudu" Sorulariniz icin For your questions Pictures & Videos (Old pages: R/P V) Facebook Albums Dallas, 2007 Rüya ve Düdüş Dun'den Duru's trips 2003-07 Duru's trips 2007 Duru's trips 2008 Links/Linkler Barney Lego CCSC Good Samaritan Los Olivos Cord Blood Immunizations Baby Einstein Similac Enfamil Gerber Earth's Best Baby Gap Gymboree Robeez Play-doh LPCH YMCA NCHS Growth Charts Sesame Street Dora the Explorer Curious George Tivo Thomas and Friends LeapTag Tulumba Muzikli Alfabe Caillou Little Gym Disneyland Leapster LazyTown Red Robin Safari Run Bowman International School MV Public Library Hannah Montana Hello Kitty Charlie and Lola World Girl Where's Waldo? Dr. Seuss Books/Kitaplar What to expect when you are expecting What to expect, the 1st year Babywise (Also) The expectant father What to expect the Toddler Years Medications/Ilaclar so far/bugune kadar Tylenol Vicks Dimetapp Robotussin Zithromax Zertec Ultralan Mylicon Albuterol Sulfate HFA Claritin Syrup Cameras destroyed/ Hesabi gorulen kameralar Canon S30 [Mul. drops; 2yrs] Canon SD400 [Drop; 6mos] Canon SD450 [Drop; 2mo] Linkback Elif Misman bébélog (Lucie) Duru Gerdan Duru Ergun Eski Sozluk Zikzak Perde Tork Nahnu Türkçe Blog Seyr-ü Blog ![]() ![]() ![]() ![]() |
Friday, December 31, 2004
Resimlere ek / Additions Resimler/videolar buradan basliyor. Updated Lake Tahoe pictures and videos are here.
Yepyeni bir yil / Another new year Duru ile birlikte gecirecegimiz ikinci yilbasi bu... Ilkinden birsey anlamadigini biliyoruz, ama bu sefer yeni yila iyice kudurduktan sonra uyuyarak girecegi kesin :) Gecen yil 'Duru zamanimizin cogunu aliyor; geri kalan zamanda da bebelog yaziyorum. Bizden yeni yil mesaji almadiysaniz, nedeni bu...' yazmisim. Tekrardan ayni bahaneyi kullanmak istiyorum. Yeni yilda, gecen haftanin olaylarlarini yazacagim, soz verdigim video'lari ekleyecegim. Yanlarinda yenileri de olacak, valla... :) Happy new year! :) One of my new year resolutions is making sure that we have at least one English post per week. Really... Monday, December 27, 2004
Lake Tahoe Persembe gunu dort gunlugune Lake Tahoe'ya yola ciktik. Dort gece South Lake Tahoe'da kaldik. Ulkenin her bir yaninda [guney Teksas'da bile] deli gibi kar yagmasina ragmen, 12 tane kis sporlari merkezi bulunan Lake Tahoe'da hic kar yagmadi. Bu durum Duru'nun karla tanismasina engel olmadi tabii... Daha sonra baska detaylari da ekleyecegiz, ama simdilik tatilden birkac resim ve video ile idare edelim. Hepsi burada... Wednesday, December 22, 2004
Kasim'dan resimler - Makarna yerken (11/7) Tahminen ilk tesebbuslerimizden biri... - Teyzesiyle (11/12) - Disariya cikmadan, kahvalti ederken ve Los Gatos'da gezerken (11/21)
Tatil zamanlari Son gunlerden akilda kalan sunlar var: Pazar gunu cocuk parki ve hayvanat bahcesi karisimi bir yere gittik. Duru ilk kez donme dolaba bindi, cocuklar icin tasarlanmis cesitli oyun alanlarinda gonlunce eglendi. Kukla tiyatrosuna gitti, hicbir sey anlamadi :) Eray'la Elda'nin pesinden kosarak, onlara ayak uydurmaya calisti. Sonra hayvanlara bakmaya gitti... Hepsini ilgi ile izledi, ama papaganlara gosterdigi ilgi inanilmazdi... Hem papaganlar 'bagirinca' korkuyor, hem de surekli yanlarina gitmeye calisiyordu. Zor ayirdik oradan, park kapaniyordu cunku... Geziden uc resim suradan basliyor... Parktan sonra Eray'lara gittik, orada yepyeni oyuncaklar ve iki tane oyun arkadasi ve bir ablayla accayip eglendi Duru... Kendini yerden yere atti. :) Pazar gunu yanimda iki kamera birden vardi, ama guzel sahnelerin hepsi video kamerada ... {Saka degil 23. kasedi bitirdik Pazar gunu... Toplam 24 saatlik video yapar. Hicbirini buraya ekleyemedim.} Annesi bugun hali hazirda kullanimda olan 4+4, sekiz disinin yani sira, uc tane yeni disinin daha ciktigi farketmis. Sag ust ve alttaki azilar ile, sol alttaki azi disleri geliyor. Son iki gundur de cok feci burnu akiyordu, ates falan da yok, belki de bu yuzden... Yine annesinin anlattigina gore, son zamanlarda sasirdigimizda kaslarimizi kaldiriyor musuz... Soylenene gore cok komik oluyormus yuz ifadesi... Ayrica, uc ay kadar aradan sonra yine kendi dilinde konusmaya basladi Duru... Surekli birseyler geveleyip duruyor. Bizi anladiginin farkindayiz bu arada; 'hadi op anneyi', 'gel babaya', 'ben gelmeden cikma merdivenlerden kizim' gibi cumleri cok iyi kavradi. Bu aksam da bir baska davranisina sahit oldum; sasirdim. Burnu tikali diye tuzlu su fiskirtip, pompa ile cekiyoruz arada... Yatirip yapmaya kalkinca kavga cikiyor :) Annesi bugun anlatmis ona, neden yaptigimizi... Oturtup 'hadi kizim simdi burnumuzu temizleyelim' deyince... Hatun once tuzlu su icin burnunu uzatiyor, suyu fiskirtinca siseden burnunu cekiyor. Sonra da pompaya uzatiyor burnunu, cekilince 'oh' diyor. Komik mi desem, zekice mi bilemiyorum. Laftan anlayinca, hersey cok rahat valla... Saturday, December 18, 2004
Babasi gecen gun Duru'ya bir tane 'Roomba Discovery' aldi. Yok, aslinda annesi icin aldi. Yok yok, tamamen kendisi icin aldi. :)
'Roomba nedir' derseniz, iRobot'un sayfasina bakacaksiniz. Simdi bu alet {insanin ne robot diyesi geliyor, ne de elektrikli supurge} aslinda hepimiz icin... Birincisi Duru surekli yerlerde debelendigi icin biraz faydasi olur diye dusundum. Pinar'a da kolaylik olur ayrica, alet kendi kendine kafasina gore gezinip toz topluyor. Cok ise yaramazsa, tepesine kamera koyup eglenirim diye dusunuyorum. Biraz karistirip, robotik hevesimizi koreltiriz. Dun ve bugun, yaklasik uc odada soyle bir gezdirdik aleti... Ilk ikisi onar dakika falandi... Bugun evden cikarken bir odada calistirip biraktik. Eve gelince aleti temizleyim dedim, hani ne kadar basarili gorecegiz ya... Yerlerin tozunu Duru alacagina, robot alsin hesabi... Toz kutusundan cikan toza inanamazsiniz. Accayip basarili bulduk robotu... Hepimize cok yarayacak. Artik Duru yerlerde surunurken, icim daha rahat :) Bir sonraki asama, Bissel'in 'kucduk yesil aleti'... Halilari kopukle yemizliyecegiz. Yalniz bunu bizim yapmamiz gerekiyor. {Bir temizlik hirsi aldi beni bu aralar...}
Dogum gunu partisi Partide bir suru balon vardi. Tum cocuklar cok sevdiler balonlari; bir tanesini alip geldik. Evde oynamaya devam ettik. Partiden resimleri Elif'in albumunde varmis, oraya 'link ediyoruz': - Pasta - Oyun oynarken... Sunday, December 12, 2004
Hafta sonu notlari Parktan once de babane ve buyukbasi ile gorustuk, azarken Duru'yu seyrettiler, bir yandan da telefondan konustuk. Parktan sonra geceye kadar evde oynadik. Daha once yazmistim, cok eglendik. Once oyuncaklari ile idare ettik, sonra biraz TV, biraz kumanda... Sonra oyuncak arabaya binip gezmece, sonra top atmaca, en son da tum yastiklari yere indirip uzerlerinde azmaca oynadik. {O kadar eglenmisiz ki, hic fotograf cekmek aklima gelmemis.} Pazar gunu de birkac yere alisverise gittik, ama oncelikle Target'a gidip hafta icinde iflas etmis olan 'sarki soyleyen masamizi' degistirdik. Duru'nun en cok oynadigi oyuncaklardan biri olan bu 'oyun masasi' bir anda abuk sabuk sesler cikararak calismaz oldu. Geleneksel 'pil degistirme' yontemi calismayinca, bozuldugunu anladik. Bugun aynisindan bir baska masa ile degistirdik. Duru, hemen kaldigi yerden devam etti oynamaya... Target'da oyun masasini ararken, diger oyuncaklara da baktik. Duru'yu oyuncaklarin oldugu bolumden cikarmak biraz zaman aldi. Hatun, begendigi oyuncaklari arabasina yuklemeye caslisiyordu. Cuma gunu cok ilginc birsey farkettim, onu da yazmam lazim. Duru birsey yapmaya calisirken, (ornegin bir kutunun kapagini acarken) beceremeyince iki elini yanlara acip bana bakiyor. Nerden nasil ogrenmis bilemiyorum, ama cok komik... Yapamiyor, sonra bakip 'valla benden bu kadar, olmadi' havasinda ellerini iki yanda havaya aciyor 'daha ne yapabilirim yani?' dercesine... Saturday, December 11, 2004
Haftanin kisa notlari Persembe gunu disari ciktik annesi ile... Duru acisindan hic sorun olmadi, artik bizi aramiyor bile... :) Fatma Teyze'si ile guzel guzel yemek yiyip oynamislar. Annesi diyor ki.. 'Hani nerde Duru' {yerel dilde, 'picaboo'} oynarken annesinin bacaklarina saklaniyormus. Saf bu kiz... Artik, iyice kendi basina buyruk oldu. Her yemegini kendisi yemek istiyor. Babasi gecen Cuma gunu eline kasik verdi, bakalim ne olacak diye... Yemeklerin yuzde 50'si Duru'nun midesine gittiler diyebiliriz. Bu hafta sonu iki ayri gun 2-4 saat kadar kadar babasi ile evde kaldi Duru... Babasinin iflahi kesildi. :) Cuma gecesi uyku saatini kacirdigi icin, uyumasi cok zor oldu. Ben Duru'nun bu kadar aglayabilecegini bilmiyordum sahsen... Bir saat boyunca durmaksizin agladi, her turlu oyun ve eglenceyi, evin her noktasinda uyumayi denedik; en son salonda bayildi. Cumartesi gunu biraz daha eglenceliydi. Evde uzun uzun oynadik. Ev biraz dagiliyor ama, cok egleniyoruz. Bugun havaya atilan top, oyuncak ayi gibi cisimlerin kesinlikle geriye geldiklerini ogrendik.
Dans olayimiz Gecen hafta sonu ekledigim video'da da goruldugu uzere 'Mini mini bir kus' sarkisi annesi her soylemeye basladiginda bizimkisi basliyor. Ayrica, 'ABC' sarkisi {sesli mesli bir 'oyun masasi' var, o soyluyor} var, onu seviyor. {Evet, masa sarki soyluyor; teknoloji cagi bu cag!} Bir de DishNetwork kumandasini eline gecirip DishHome tabir ettigimiz 'interaktif eglence ve haber kosesi' var, oraya gidiyor. Ana sayfada 'kullanicinin cani sikilmasin' muzikleri var, onlari seviyor. Ozetle, her firsatta dans... Sunday, December 05, 2004
Farkinda misiniz? Kiziniz bizi ariyor. Biraz once asagida 'yemek sonrasi mutfak eglencesi' fazindayiz. {Cumle icinde kullaniyorum: 'faz, laz, kafiye...'} Duru cesitli oyuncaklari elef etmis, beni telefonla konusurken gormus, annesinin telefonunu istiyor. Verdik eline telefonu, kapatinca da sinitlenip yere atar olduk, acik halde telefon... Evin telefonu caldi, Elif'in annesi telefonda, diyor ki: "Kiziniz, cep telefonundan beni ariyor; aklinizda olsun." Teknoloji cocuklari bunlar, teknoloji... Biraz once de kamera elinde geziyordu. Biz neye degersek, o da istiyor. [Biz de tecrubesiziz, veriyoruz hemen...]
Plastik sepetten 'roller coaster' En cok onunla egleniyoruz; kahkalarla guluyoruz. Ne zaman dolapda camasir sepetini gorse, gidip aliyor, cekistire cekistire odaya getiriyor, babasi ya da annesi ile beraber icini bosaltiyorlar, sonra bizimkisi onun icine giriyor, bekliyor. Haftalar once bir kez babasi onu sepetin icine oturtup cekmisti; cok hosumuza gitmis. Bekliyor ki babasi onun odanin icinde bir o yana bir bu yana ceksin. Sonra sepetin iki ucundan tutup havaya kaldirsin, sallasin. Sahsa ozel bebek 'roller-coaster'i icat etmis olduk boylece... Ama iki buklum o sepeti bir o yana, bir bu yana cekmek kolay degil... Sonradan bir de kaldirip cesitli hava haraketleri yaptirmak gerekiyor icinde Duru olan sepete... Bende bel falan kalmiyor. Ama cok egleniyoruz :) Duru 'Roller coaster'in calismasi beklerken iki resmini cektim. Buradalar... Monday, November 29, 2004
Hafta sonu Duarte's Tavern'de yemek molasi verdik. Duru'ya da makarna soyledik, onu yedi... diyemeyecegiz, daha cok oynadi :) Annesi son gunlerde Duru'nun yeni bir huy gelistirdigini soyledi. Arada gozlerini kisarak bakiyormus... Oyun niyetine... Bir kac gun sonra kayboldu bu davranis...
Thanksgiving
Hastaligin devami varmis Bu sefer de, fazla mi beklemisiz nedir, taa ensesine kadar cikmisti kakasi... Bez, ic camasiri ve de tulumundan taa yataga kadar sizmisti. Hemen herseyini cikarip dusa soktuk kizi... Sirti yer yer kizardi resmen... Inanilir gibi degil... {Muhabbetim de cok keyiflidir valla...} Cumartesi sabahi tum sindirim sistemi problemleri bitti ama Duru'nun... Son iki gun icinde de oldukca toplarlandi; yuzune renk geldi. Eski -annesinin deyisi ile- 'cadiliklarina' devam ediyor. :) Bu aksam ozellikle cok guzel gorundu kizim gozume, eve geldigimde... Thursday, November 25, 2004
Hafta basi hastaligi Simdi cok iyi, dun aksamdan bu yana yaramazliga devam ediyor; durdurmak mumkun degil kizi :) Pazartesi gecesi cok ic burkucuydu ama... Gece yarisi, ornegin 2 gibi, yataktan donmeye basliyor, rahatsizlaniyor, sut ya da su veriyoruz, bir 10-15 dakika sonra once yatakta, sonra annesini kucaginda banyoya giderken yerlere, sonra da lavaboya kusuyor. Aslinda birseyler vermek icin bebegin bir 8 saat kusmamasi lazim, ama sabaha karsi ac uyaninca kiyamayip veriyorsunuz, tabii hemen cikariyor. Hadii, bir daha etrafi temizliyoruz. Kizimin basina ilk kez boyle birsey geldigi icin anlamadi ne oldugunu... Kusuyor, sasiriyor, zaten gecenin bir yarisi, uyanik mi degil mi onun bile farkinda degil/degiliz, Yuzunu temizliyoruz lavaboda, elimizden su yaliyor. Cok cekti kizimiz valla... Annesi de telef oldu tabii; ayrica Sali gunun ise gitmedi, Duru iyilessin diye... Sali gunu doktora gitti Duru, atesi ve midesi hemen duzelmeyince... Pazartesi gunu kiza ozel 'aman bebek kuruyup gitmesin' suyu (Pedialyte) almamizi soylemislerdi, ondan verdik ilk gun... Sonraki gun doktor ne olur ne olmaz diye fitil vermis; gidip aldim, ama o ilaca gerek kalmadi; agir birseydi zaten... [Bu arada, eczaci hanim'a hayranim; dakikalarca ilaci bana vermeden kontrol etti. Doktor 6 saatte bir yazmis, ama ilac 2 yasinda buyuk cocuklar icin ve 12 saatte bir gorunuyor. Uzun uzun detaylarina bakti, beni tekrar tekrar uyardi, durum boyle diye... Kilosunu sordum, oturdu hesapladi vs. Ben 'ikinci doza sira gelince doktoru arariz' deyip aldim ilaci...] Kiz toplarladi kendini Sali'dan itibaren... Carsamba gecesini sorunsuz atlattik; bu sabah biraz gazi vardi ama onu da sicak battaniye ile gecirdi annesi... Simdi uyuyorlar. :) Tatil ya bugun... Aksam da halasina 'sukran gunu' yemegine gidecek.
Pazar aksami Deniz Albayim'la Duru'nun albayimla 4 resmi var, suradan basliyor. Sunday, November 21, 2004
Bu kiz cok komik ya... Gectigimiz haftalarda disarda gezerken yanimizdan gecen araba gordugumuzde ben Duru'ya 'a bak araba, hadi baybay yapalim' deyip arkasindan el salliyordum arabalarin... Benimle birkac kez yapti tabii, ama sonra unuttuk diye dusunuyordum.
Bugun kahvalti icin Los Altos'a gittik, restoranin onunde siramizi bekliyoruz, biraz da oynuyoruz. Yolsan tabii bir suru araba geciyor, otoparka arabalar giriyor. Bir baktim, bizimki gecen arabalara ve otoparka girenlere el sallliyor, arabalarin icindekiler karsilik veriyorlar. Cok eglendik, hep beraber... Cocuklar ne kadar hizli ogreniyorlar herseyi... Yeni ne kadar sey varsa, siz farkinda olmasaniz bile, somuruyorlar resmen... Bir de hatun muzik calinca dans etmeyi ogrenmis {kimden acaba? :}, son zamanlarda aldigimiz ve hediye gelen oyuncaklar muzik calmaya baslayinca hareketleniyor hemen... Basliyor sallnmaya, el cirpmaya... Yerim ben onu!
Partiii... Partiden once gidip balon alma gorevi verilmisti bana... Gun'le beraber gidip biraz fazlaca balon aldik. Cok da iyi etmisiz, bir noktada tum bebeler eline ya da bacagina balon baglanmis sekilde ortada geziniyorlardi. Balonlarin patlamayanlari cesitle evlere dagildilar; iki tanesini de Damla ve Boran goge ucurup seyrettiler; babalari ortaligi temizledikten sonra :) Balonlar disinda beni mutlu eden :) bir baska olay da pasta idi... Hem guzel, hem de buyuktu; hala yiyorum valla... Pasta hazirlanip insanlar bir agizdan 'happy birthday' soylenmeye baslaninca {kiz Amerikali ya, sarkisi da oyle oluyor :} Duru feci korku, ve basladi aglamaya... Zor susturduk. Tecrubesizlik iste... :) Tahmin ediyorum, partiye gelen bebeler ve cocuklar cok eglendiler. Pinar'la biz elimizden geldigince cok insanla konusmaya calistik; bazilarinizi iskaladik farkindayiz. Gelenlere cok tesekkur ediyoruz. Biz cok eglendik, umuyoruz siz de eglendiniz. Ayrica, hediyelerinizi cok begendik. Oynanir olanlarinin hepsini teker teker elden gecirdi Duru {birkacini sonraya sakliyoruz ama :}, cok guzel oyuncaklar... Hepsinden hem o, hem de biz cok memnunuz. Elbiselere de hasta oldu evdeki bagyanlar... Partiden cok fazla olmasa da birkac resim ve video surada... Ola ki sizin cocugun guzelce bir resmine denk gelemediyseniz, bir mesaj gonderin; bakalim baska neler var elimizde... Duru'nun babasi daha cok video cekmis olay sirasinda; onlari devreye sokamadi henuz... Umuyoruz giderken yiyeceklerden yaniniza aldiniz. :) Bazilari cayla cok iyi gidiyor. {Baravo anane!} Duru'nun ananesi cok ilginc bir yorum yapti; o soyleyince biz de 'hakkaten ya' dedik. 'Partideki tum cocuklar cok guzeldi' diyor anane... Yeni nesil bir baska guzel canim... Partiden sonra ortaligi topladik, esyalari ve kalan yemekleri eve tasidik, biraz dinledik. Sonra da Kayra'nin dogum gunune gittik. Duru ile ayni gun dogan Kayra'nin dogum gununde, Duru oynadi, babasi yorgunluktan uyudu :) Kayra'nin partisindeki cocuklarin da (tamamen baska bir grup) guzelligi dikkatimiz cekti. Diyorum ya, yeni nesil bir baska guzel... ve cok sansli... (Bu arada kucuk de bir not: Elda'cim, bir ara -annen soylemisti, video'da da gorunuyor- hediyelerin uzerindeki kartlari degistirmissin. 'Sorun degil' demistim, ama iki gundur iki, belki de dort -ondan bile emin degiliz- hediyeyi kimin getirdigini cozemedik canim ya... Yapma bidaa... :) Friday, November 19, 2004
Teyzesinden fotolar / Pictures from Deniz First three are from last Saturday's excursion to Shoreline park: with gramma, at the playground, with Deniz. Fourth one is one of my favorites: eating chinese. Teyzesinin cektigi fotolardan dort tanesini ekledim. Gectigimiz haftadan PAzar'dan uc tane, Shorline'da oynarken: anane ile, parkta oynarken, Deniz ile. Dorduncu resim benim favorilerimden biri: Cin yemegi yerken.
Vay anasini, bir yil olmus 'Havuzbasi evi'nin :) yakinlarinda arabayi parkettim, bizimkilerin arabasini da goremedim, ama eve dogru yuruyorum, tahminen oradalar diye dusunuyorum. Kapi camdan, icerde oradan oraya kosusturan kirmizi kapisonlu bir cocuk var. Birkac saniye kafama dank etmedi; bir o yana bir bu yana kosusturan, topun pesinden ciglik cigliga gezen kucuk cocuk, benim kizim... Son zamanlarda iyice yurur, ve hatta kosturur oldu; karakteri de gelisti :), bambaska bir cocuk, insan oldu bizim kiz... Ne zaman dogdu da, ne zaman ayaklandi da, simdi boyle 'bla bla' diyerek geziniyor, etrafi karistiriyor. Insan nasil sasiriyor ya... Bir yili kizmizla cok eglenemeden gecirdik hissi de yok degil hani... Daha cok oynamak lazim. Yarin baslayalim sabahtan... :) Duru'nun babasi sabahtan buz, mum ve balon alicak, sonra Duru ile oyniycak tahminen... Sunday, November 14, 2004
Yine hafta sonu Son gunlerde yeni bir huy/marifet edindik; 'saril kizim' deyince sariliyor, 'op kizim' deyince opuyor. Cok sicak kanli bir cocuk bu... Cumartesi gunu sabahtan alisverisle ve park gezisi ile gecmis. [Babasi evde luzumsuz is yapiyordu.] Ayrica, evde bol bol oynuyoruz; hatta bazen uykuya yatmakta zorlaniyor Duru :) Pazar gunu yine dedesi ile gezmeye gitti, annesi ve babasi 9 aydir (galiba) ilk kez sinemaya gittiler ['Incredibles' guzel film...], oglenden sonra da Bayram gezmesine gitti Duru... Kalabaligi seviyor, gezindi biraz, yoruldu... Donuste arabaya oturmak istemedi, yol boyunca agladi. Erkenden de yatti. [da sabah kacta kalkacak bakalim.] Son gunlerden birkac resim burada... Few pictures from last week are here Friday, November 12, 2004
Anne'den - Aneem, - Himmm, - Canim, - Himm, - Askim, - Himm, - Annesinin bir tanesi, - Himmmm - Fistigim - Himm gibi bir dialog oldu Duru ile aramizda. Duru bu aralar yurume isine yogunlastigi icin konusma olayina o kadar onem vermiyor. O yuzden bu ve benzeri dialoglar onemli... Daha cok isteklerini sag elinin isaret parmagi ve "Ihhh" seklinde belirtiyor. Kendisine masa ustundeki tum "Ihhh" ve isaret ettiklerini verip, opsiyonlarin hepsini bitirince, "Ama kizim duvardaki tabloyu da verermem ki diye" laf anlatmaya calisiyoruz kendisine. Ama o mizmizlanarak, aman aglamasin diye ugrasan bizlere her istedigini yaptirmaya devam ediyor. Kiz olmayi ogreniyor anlayacaginiz. Babamiz yogun calistigi icin biz artik Duru ile daha cok vakit geciriyoruz. Ne mutlu ki bu aralar Duru'nun anneannesi, dedesi ve teyzesi burada, hem ona hem bana buyuk degisiklik... Duru her ne kadar Fatma Teyze'sini ozellikle uyku icin tercih etse de, hemen hemen her gun dedesi ile disari yuruyuse gidiyor, gun boyunca teyzesi ve aneannesi ile oynuyor ve iyi vakit geciriyor biz isteyken... Eger Cem yazmayi unuttuysa, Duru ayrica bu aralar tum ayi ve oyuncaklarina sarilip, onlara cici yapiyor, oyle oynuyor onlarla :). Sekerpare birsey oldu yani. Tam yemelik.. Sunday, November 07, 2004
Sabah sabah Saturday, November 06, 2004
Hafta sonu eglenceleri Sabahtan, Damla ve Boran ile birlikte kahvaltiya gittik (resim). Etrafinda ne kadar yasina yakin cocuk olursa o kadar iyi zaman geciriyor Duru (bence)... Kahvcaltidan sonra biraz yuruduk, o arada Duru'ya biraz daha buyuk ve saglamca bir ayakkabi aldi annesi... Oglen saatlerinde sebze meyva alisverisi icin halasi ile bulusacaktik, ama yetisemedik. Listemizde Duru icin alinmasi gereken birkac sey vardi: Acilmaya baslanan bazi cekmeceler acilamasin diye, yeni bir cesit kilit, acilmaya baslanan bazi dolaplar acilamasin diye baska bir cesit kilitten birkac tane daha, acilabilen ve de acilmasina izin verilen bazi cekmeceler kapanip da Duru'nun elini ezmesin diye sungerden naneler , sehpa kenari koruyucusu , vs. [Markanin sayfasi burada] {Peki ben bunlari gerekli yerlere taktim mi? Hayir.} Bunlarin yani sira, biraz 'aman bebek yesin de eglensin' yiyecekleri ve de bir tane buyukce oyuncak aldik. Gecen gun obur Duru'yu ziyarete gittigimizde oldukca ilgisini cekmisti bu 'ses cikaran, mizik calan, kapagi acilan, ustune binilen araba kilikli' sey... Bir tane begenip aldik. Bu aksam uc tane cocuk ile test ettik, oldukca ise yariyor. Detaylar asagida... Alisveristen sonra Sylvan Park'a gittik. Bizim kiz, dogrudan gunes gorunce eriyor, hic alisik degil... Biraz alissin, ve de disarda oynasin diye once cimenlerin uzerinde yemek yedik, sonra da cocuk parkinda oynadik. Salincagi sevdi, kum havuzunda oynadi, bir kac seferinde babasi yetisemedigi icin kum yedi. En favori eglencemiz ama kaydirakti... Tekrar tekrar kaymayi istedi, biz cikarmayinca, kendisi cikmaya calisti. Bu kadar eglenceye, gunduz iki kez uyumus olamasina ragmen, gece erkenden yatti. Parktan sonra Elif geldi bize, biraz oynadilar; aksam 'Musluman Cin restoranina' yemegine gittik (Ismi 'Darda Seafood'... Evet yemekler Cin isi, birkac Arapca yazi ve dev bir Kabe resmi disinda, neresi Islami anlamadik. Bira da varmis. Tahminen etler 'helal', yoksa geriye fazla birsey kalmiyor. Servis yapanlarin Ingilizce bilmemesi de bilinen konu... Tiklim tikis doluydu.). Yemegin buyuk bir kismina yolda uyuya kalan Duru katilamadi, ama sonuna yetisip tavuk, borek ve havuc yedi. Yemekten sonra da Elif ve Kayra ile bizde oynadilar. Yemek oncesi ve gunduz uyumus olan Duru, nedense saat 8.30 gibi annesinin koynundan ayrilmaz oldu ve yatmaya gitti. Yemekten once Elif ile, yemekten sonra uc kiz yeni aldigimiz oyuncakla bayagi bir oynadilar. Oyuncagin bin yerinden binbir ses cikiyor o baska da, hepsi sirayla oyuncagi arkasindan tutup evin icinde gezdirmeyi (ve duvarlara carpmayi) oldukca sevdiler. Cok memnunum ben bu oyuncaktan; umuyorum Duru da uzun bir sure oynayacak. Su sayfadaki ilk 7 resim bahsi gecen gunden... Tuesday, November 02, 2004
Grip asi / Flu shot Hemsire cocugu masaya yatirir yatirmaz, daha Duru 'ne oluyoruz' diyemeden asiyi yapti kacti. Biraz aglayip sizladik tabii, ama cok uzatmadan sustuk. Eve geldigimizde unutmustu bile... Atesi de cikmadik gun boyunca... Boylece grip olayini da -hayirli ile- baglamis oluyoruz. Ben bu kis grip saliginin cigrindan cikacagini dusunuyorum, o yuzden kanimca iyi oldu; aklimizdan cikti bu konu da... Duru had her flu shot this morning. We weren't too sure about what to do, but when the docrtor's office called and told us there were some shot avialable for her age, we went for it. She was OK after the shot, not fever, no fuss... We'll see if this was a good idea in the near future. Sunday, October 31, 2004
Yeni resimler videolar / New pictures and videos Added new photos and videos taken between Oct 23rd and 30th. Starts here, ends there.
Hafta sonu eglenceleri Sonra aksamustune dogru babasi onu uykuya yatirdi, cok yorulmustu zaten... Iki kez uyandi, ama cesitli yontemlerin sirrina ermis olan babasi onu tekrar uyutmayi basardir. En son yontem, Duru ile birlikte yataga uzanmak olup, Duru bir yarim saat icinde uyanmis olsa da babasinin bir bucuk saat kadar uyumasini sagladi. [Annesi eve donunce gelip aldi onu...] Yani, kimin kimi uyuttugu cok tartisilir bir durumda... Aksam yemegi icin de 'Santana Row'a gitti Duru... Yemek saati biraz kayinca ve de Santana Row'daki restoranda cok bekleyince, Duru'nun uyku saati biraz kacti. Yemek sirasinda sovun bini bir para idi... Bir ara Damla Abla'si onu oyaladi da annesi rahat birseyler yiyebildi. Gece gec yatti, ama oldukca kesiksiz uyudu. Pazar gunu de, sabahtan Serhan ve Atahan Abi'leri ile kahvalti yapti. {Biraz kahvalti, biraz sov diyelim.} OGleden sonrasinda ise Elif ve Kayra ile oynadiklarini soyluyor annesi... {Ben isteydim valla...} Resimleri gorucez ilerde... {Once ben bir bakayim, sonra bazilarini eklerim.} Aksam yemegi icin de halasina gitti. Halasinin evinde yarim daire seklinde bir koltuk var. Onun icinde kendini oradan oraya atip eglendi. Halasinda uyuya kaldi, eve geldik uykusuna devam ediyor. Saturday, October 30, 2004
Yataktan nasil inilir Tabii kafa ustu, ayaklardan tutularak da olsa, yere inmek zor oluyor, zorlaniyordu. Ya gecen hafta sonu, ya bu hafta basi bir ara, Duru yine yatagin kenarina dogru hamle edince, 'dur kizim, bak boyle yapalim' diyerek ayaklarini terse cevirip kendini yatagin kenarindan asagiya birakmayi gosterdim. Asagiya inip kendini ayaklarinin uzerinde bulunca yuzundeki ifadeyi gormeliydiniz. Cok hosuna gitti, 'birseyler yaptim' havasina girdi. O gunden beri, hem yataktan, hem koltuktan, hem de kucaktan kicin kicin iniyor. Ozellikle bizim yksek yataktan inince de cok seviniyor, siritiyor yavrucum...
Gustbook no more / Ziyaretci defterinin kapanisi uzerine Duru's almost 1 year old, I will keep 71 entries from friends, family and surfers on our local machines. Duru'nun ziyaretci defterini kapatmak zorunda kaldim. 'Amana sayfamiz Google'da en basta ciksin' hirsinda olan arkadaslar, surekli sahte notlar dusup duruyorlardi. Gecen hafta da Avrupa'dan yarismamiza katilan 'mama' isimli 'hacker' arkadasimiz olayin iyice bokunu cikardigi icin, ziyaretci defteri ile ugrasacak zamani olamayan ben sayfayi kapattim. Elimizde 71 tane ozel ve acik mesaj var, Duru'ya yazilmis. Hepsini evde saklamaya devam edecegiz. Not dusen se dost ve 'surfer' arkadaslara cok tesekkurler... Sunday, October 24, 2004
Artik haftada bir yazabiliyoruz Haftanin en kayda deger olayi -benim gorebildigim kadariyla- Duru'nun artik kendi kendine yerden kalkip istedigi yere yavas yavas, korkak titrek, duserek falan da olsa yuruyerek gitmesi... Heyecana gelmezse bayagi yuruyup gidiyor. Yurumeye de baslayinca artik havasindan gecilmez oldu hatunun; tamamen kendine ozgu bir hayati var. Istedigini istedigi zaman yiyor, istedigi zaman uyuyor. Yarin oburgun arabanin anahtarini isteyip gidecek bir hali var. Bir de bu hafta kendisini kucaklayana sarilmayi ogrenmis; cok keyifli oluyor :) Hafta icini genelde evde geciren Duru, Cumartesi gununu biraz civarda satiliga cikan evleri gezmekle, biraz da annesi ile alisverise gitmekle gecirdi. Aksam yemegi icin de arkadasi Duru'yu ziyarete gitti. {Evet, Turkiye'den dunya donusu hizlia 10 saat uzakta olan bu diyarda, bizden tam iki blok asagida oturan ve Duru'dan 4 ay buyuk olan baska bir Duru var. Kucuk dunya, kucuk...} Yepyeni bir evde, yepyeni oyuncaklar ve arkadaslar olunca {Deniz albayim da ordaydi.} cok azdi ve uyku saatini kacirdi. Uykuya yatmamiz biraz zor oldu dun gece... Pazar gunu de, babasi ve annesi bir turlu Duru'ya okyanusu gostermek icin gitmeye karar verdikleri Half Moon Bay'e bir turlu gidemeyince, gunun cogunu evde gecirdi. Halasina da brunch'a gidecekti, o plani da beceremedik. Ogleden sonra basariyla yuruyuse ciktik, downtown'a kadar gittik. Duru cin yemeklerini cok sevdigi icin (?) Ali ve Damla ile bulusup Cin restoraninda yemek yedik. Yemekten dondugumuzden bu yana Duru Damla'yla oynuyor, ya da gitar caliyor :), ya da Ali'nin dizustu bilgisayarini bozmaya calisiyor. Hesapta is yapiyoruz evde, Ali ve ben... Son haftadan birkac resim ve video, su sayfadan baslayarak... Sunday, October 17, 2004
Pazar telasi Aksam yemegine de Hint restoranina gitti, ama acik bufeye cok ilgi gostermedi, biraz salatalik biraz da havuc yedi, kendi yemekleri disinda... Kendi kizim diye demiyorum, ama 'super canim, super!' :) Cok eglendik biz bugun onunla... Bugun ufak ufak elimizden tutulup da gezdirilmeye alistik, daha cok yolu daha kisa zamanda gidebilecegimiz farkettik o sekilde... Sabah anlattigim olaylarin fotograflari na burada: 'Fare ve yazici benim' ve 'bel cantasi yiyorum'
Haftanin notlari Duru ufak ufak bir yasina dogru ilerlediginden, hemen her gun baska bir marifetine tanik oluyoruz aslinda... Disler de iyice cikinca, kizin yuzu bebek havasini tamamen kaybetti. Hatun basimiza 'birey' kesildi. Demem o ki, kendi fikirlerini bize kabul ettirmek icin elinden geleni yapiyor. Ornegin, aglayarak beni ve annesini bir o yana bir bu yana kosturabiliyor. Bunun disinda aklima gelen birkac yeni davranis soyle: - Mesela su anda calisma odasindaki favori aleti olan yaziciyi karistiriyor. - Yaziciyi karistirmadigi zamanlar masaustu bilgisayarinin faresinin pesinde... Bizi bunlarla 'oynarken' goruyor ya, illa o da yapacak. - Uzaktan kumanda olayini isiye kavradi. Yanlislikla birseyleri acarsa cok mutlu oluyor. Birimizin elinde kumanda gorunce, hemen tv'yi gorebilecegi bir yere geciyor, uyanikcim... - Annesi 'nerde ayi' deyince gidip ayisini getiriyor, eger cok 'mesgul' degilse... - Kendi kendine birseyler yerken cok bakarsak, uzatip bize yedirmeye calisiyor. - Dun tarak ile sacini duzeltmeye calistim. Zorla elimde almaya calisti. SAniyorum oynayacak onunla, megersem sacini kendisi tarayacakmis. Elimden koparip taragi basladi saclarina surmeye... - Merdivenleri cikarken her iki basamakta bir donup arkasina bakiyor. Orada olmasak biraz bekleyip kendi basina gideceginden eminim ama, yine de iyi yani... - Yurumek yerine gidecegi yere soyle bir bakip, yere inip emeklemeye basliyor. - Hala hemen hersey agza gidiyor. En buyuk korkumuz, yerlerde kucuk birsey kalacak. Bir de benim dikkatimi ceken bir oturusu var yere... Su resimde de goruldugu uzre 'Anadolu tarzi' bir oturusumuz var. :) Sabah kalktik, annesinin misafirlere gelecek kahvaltiya; onlari beklerken yaziyorum. Duru da bel cantasini yemeye calisiyor. Cok zorlandi, sizlandi. uykuya gidelim belki de... Sunday, October 10, 2004
Birkac resim daha
Gecen Persembe aksami Dallas'a gitti Duru, kuzeni Doga'yi gormeye... Pazar ogleden sonraya kadar uc gununu saklabanlik yaparak gecirdi (Bu sefer kazasiz geri dondugumuz icin cok memnunuz :).
Deniz Teyze'si de Istanbul'dan gelmisti. Iki teyzesi, enistesi, anane ve dedesi ile oynadi. Doga ile oynayamadi, Doga daha cevresinin cok farkinda degil; meme, mama, gaz, uyku arasinda gidip geliyor. Duru bu sefer Doga'ya gecen seferkinden cok daha fazla ilgi gosterdi; onu seyredip durdu. Bebegin bebek oldugunun farkina vardi galiba... 'Aman suraya da gidelim' stresi yapilmadan gecirilmis uc guzel gunun fotograflarini babasi suraya koydu. Duru left for Dallas Thursday evening. She spent three stress-free days with her cousin Doga (who's not fully aware of her surroundings, since she's only 5-weeks old), her aunties, her uncle Kutsal, and grandma and grandpa... Pictures are here. Wednesday, October 06, 2004
Ufak ufak adimlar Evde ve disarda gezerken elinden tutup yurutmeye calisiyoruz, ama hatun elinden tutulmak istemiyor; illa herseyi kendi basimiza yapicaz ya? O yuzden de yurumeyi kendi basina ogreniyor. Tutunarak oradan oraya gidip duruyordu. YAsi buyudukce, kisa mesafeleri bir iki adimda tutunmadan gecer olmus. Mis'li konusuyorum, cunku ben bir haftadir bu olaya tanik olmayi basaramadim. Hafta sonu herhangi bir yurume durumumuz olmadi, gezmeydi, bogusmaydi derken... Aksamlari da isten daha gec gelme durumu oldugu icin ancak bogusmaya zaman kaliyor :) Duru iyice gezinmeye baslarken yeni bir video kamera alip ilk 'yuruyus'leri kaydetme heyecani icindeyim. Belki bu hafta sonu kamera alarak bu strese son verecegiz :) {Eski kamera tamire gidecek de, iki ayda tamir -belki- edilecek de geri gelecek. Ohooo, o arada yeni kamera almak lazim, gec bile kaldik.} Diyeceksiniz, 'peki bu cektigim filmleri seyrediyor musunuz?' Valla 21 tane kaset cekilmis Agustos ayinin sonuna kadar, bunlardan sadece 7 tanesi bastan sona seyredilip, dizin yapilmis. Yolumuz uzun... Bir noktada DVD'ye 'burn' edilecek bunlar... Diye dusunuyorum. Tuesday, October 05, 2004
From Elif's web album / Elif'in albumunden birkac resim 19 Eylul 21 Eylul 21 Eylul II Saturday, October 02, 2004
Cumartesi eglenceleri Yolda, belki de yol virajli oldugundan ve de koltugu arkaya baktiginda, biraz vizildadi. Yolculugun sonuna dogru, tum yol boyunca degil Allah'tan... Lokanta da keyfi cok yerindeydi ama... Santa Cruz donusu, Elda ve Eray'la oynamak icin onlara ugradi, aksam yemegini orada yedi. Kendi yasitlari ile cok iyi 'dovusen' Duru, sira Eray'i yakalayip 'yemeye' gelince cok basarili oldu denemez. Birkac ay daha buyuk olan ve de yuruyebilen Eray, Duru'yu kayda almayarak, eliyle soyle bir itip geciyordu :) Biraz bozuldu tabii Duru bu duruma... Elda ve Eray'lara her gidisimizde, Duru'nun diger cocuklarla oynayisini (daha cok onlara ayak uydurmaya calisisini) gorup 'Day care'e gittigi zaman cok eglenecegini dusunuyorum. Cumartesi gununden birkac resim burada...
Nezle ve oksuruk Carsamba gecesi oldukca zorlandik ama... '10 kez kalkti' desem yalan olmayacak. Gecenin bir yarisi, 3 gibi, burnuna su damlatip pompa ile temizledigimiz hatirliyorum. 3'den sonra bir daha da uyanamadim ben... Artik, biz de baskalarinin cocuklarina bulastirmayalim diye cok dikkat ediyoruz. Tuesday, September 28, 2004
Son gunlerden birkac resim Ayin 25'inden bir resim: Yukarda ayna karsisinda oynarken [pardon azarken] Ayin 26'si: Telefonu kesfettik, ciciler giydik. Sonra etrafi karistirmaya devam ettik. [Bu da videosu...] Yine 26'si: Kayra ile oynarken... video seyrederken (kiyamam!) [Bu da videosu...] Ayin 28'den estantaneler: Hasta olacak, biz farkinda degiliz o yuzden cok yemiyor. Annesinin elinden bile... Pesindeyiz surekli...
Bir haftadir not dusmedik mi yani? Cumartesi aksami halasi Gun ve arkadasi Martin geldiler yemege... Bir taraftan Duru'yu yedirdik, bir taraftan biz manti yedik. [Italyan isi canim, Turk degil...] Pazar sabahi Duru arkadasi Kayra'ya brunch'a gitti. Yeni bir evi ve yepyeni oyuncaklar gorunce, neye saldiracagini sasirdi. Arada Kayra'ya da ilgi gostermedi degil... Bir ara Turkce bebek videosu seyrettiler, 'playpen'in icine hapsedilerek {biz de bir kahvalti edelim ama, di mi?}... Baby Einstein'a alismis olan Duru, pek fazla ilgi gostermedi sanki... Brunch sonra Kayra ile beraber Mountain View'de satilik bir ev varmis, ona bakmaya gittiler. Evin yuzolcumu biraz dar geldi Duru'ya :) Pazar aksam yemegine Kara Kuvvetleri'nden emekli Deniz Pasa geldi, Duru'yu ziyarete... {Aslinda Kurmay Albay, ama biz 'pasa' diyoruz aramizda...) Gecen hafta Zirrat Bankasi'na emekli maasi yatmamis galiba, biraz sikayetciydi pasamiz... Bir ara annesinin kucaginda uyuyup gitti valla... Duru, geziden donerken ugrayan Elif'in de orada olusunu firsat bilerek, Deniz'in anane ve dedesine sov yapti. Kudurdu da, kudurdu. Annesinden ogrendigi uzere, sevdigi arkadaslariyla bogusmak cok hosune gidiyor Duru'nun, ama Elif'i yakalayip kafasindan yemeye kalkinca hic de hos kacmiyor dogrusu, hanim kizlara... Elimde videoya gecirilmis boyle bir an yok, cunku Duru'yu engellemekle mesgul oluyoruz cogunlukla... Kudurmak deyince, buyudukce huysuzlasiyoruz galiba... Istemedigi birsey yaptirmak neredeyse imkansiz oldu. Hemen aglayip sonuca ulasmak istiyor. Ayrica, gun gectikce yaramazlasiyor. Evde bir iki dakika ayni isle mesgul olup, efendi gibi (?) oyun oynadigini gormedik valla... Son iki gundur yemek de yemiyor; nasil olsa biberonla mama verecegiz diye... Bugun de dogru durust birsey yemedi. Kilo verecek diye heyecanlaniyoruz. Bir de, Duru'yu kuvetinde yikarken her tarafin islanmasi gibi bir durum olustu. Biraz babasinin gaz verisi olabilir ama, ellerimizle her tarafa su saciyoruz. Yerler islaniyor diye, iki kuvetin ikiyanina havlu serer olduk. Bunun yani sira, kuvetteki suyu yalamak, su doktugumuz kapi ele gecirip icindeki suyu icmek, elindeki kopukleri yemeye calismak ve kafasinda asagiya su dokulurken agzini acip sulari icmeye calismak gibi adetleri geleneksel bir havaya burunduler. Cocugu zehirlemeden banyo yaptirmaya calisir olduk. Wednesday, September 22, 2004
Duru gectigimiz ay tum uzaktan kumandalara ve telefonlara saldiriyordu ya -aslinda hala cok merakli onlara ama, yavas yavas ilgisini yitiriyor gibi-, ona bir tane oyuncak telefon aldik. [Belki de yazdim bunu daha once? Neyse...]
Telefon'daki tuslara bastikca, isiklar yaniyor ve cesitli sesler ya da sozcukler duyuluyor. 'Hello', bye bye' gibisinden... Sayi moduna gecince [oyuncak deyip gecmeyelim, hepsi birer bilgisayar bunlarin] tuslar ekranda o rakamin gorunmesini ve rakamin okunusunun duyulmasini sagliyor. Daha bir yasina gelmeden sayilari cozucez ya... Bu oyuncak baslarda Duru'nun hic ilgisini cekmedi galiba... Ama son zamanlarda, belki bizi cok kulandigimiz icin oyuncagi, ya da bizim telefon konusmalarimizi daha dikkatli dinledigi icin, cok komik bir davranis edindi. Bugun ilk kez gordum ben... Duru'ya bakip elimizi kulagimiza goturup -bazen goturmeden- 'alo' dedigimizde, eli hemen kulagina gidiyor, telefonla konusur gibi yapiyor. Taklitci sey! Bu arada sag elinin kulagina gittigi de dikkatimi cekmedi degil... Tuesday, September 21, 2004
Hafta sonu ve hafta basi Oglen yemegi icin, bizim evde toplanildi ve Los Gatos'a gidildi. Dort arabalik bir konvoy vardi [entropy 1, entropy 2]. Elif, Kayra, Elda, Eray ve Sena'nin da dahil oldugu 8+6 = 14 kisilik bir grup nasil rahat yemek yiyebilirse, oyle yediler. Her cocugun kendine ozgu bir yemek, uyku, gezi havasi oldugu bir kez daha kayda gecildi. Yemekten sonra eglenceye doyamayan Duru ve arkadaslari, 'Shoreline' parkina kum yemeye ve oyun parkinin yerlerini yalamaya gittiler. [Bazi cocuklar canim, hepsi degil...] Parkta yorulan Duru, 'aman belki ele gelir bir "cocuk kapisi" (?) buluruz' heyecani ile Home Depot'ya giderken yolda uyudu. Annesi biraz basinda bekledi, babasi 'kapi' ararken, sonra uyandi 'Home Depot'yu da gormus oldu [nerdeyim, biskuvi]. Akli basinda bir guvenlik kapisi alindi, evde basariyla denendi. Aksam yemegi ve yemek sonrasi azmasi [sac lastigi] ile uyku saati geldi ve Duru pes etti. Yuzundeki yaralari yavas yavas geciyor bu arada... Pazartesi gunu guzelligi ustundeydi. Ben tarafsiz degilim, ama valla oyle... :) Pazartesi aksami da eglence, gidip posta alma, yemek, yine azmaca, sonra banyo ve uyku ile gecti gitti. Pazartesi'nden banyo yaparken cektigimiz bir iki fotograf da burada... [1, 2, 3] Banyo yaparken kafasindan asagiya doktugumuz ya da sicrattigi tum sulari icmeye calisiyor. Onun icin dil hep disarda... :) Bir kez daha Duru'nun yuz ifadesinin degistigini dusunuyoruz. Her hafta baska bir surat var bu kizda; resimlerde tam belli olmuyor, ama mimikler, ifadeler degisiyor. Saturday, September 18, 2004
Haftanin notlari - Duru'nun eglence katsayisi cok yukseldi. Ne demek istiyorum? Artik daha bir laftan anlar oldugu icin, Duru'yla oynamak cok keyifli... Ustelik 'interaktif' eglenceden o da cok anliyor. Boylelikle, nasil eglendirecegiz bu kizi sorusunun yaniti da gittikce kolaylasiyor. - Yasi geregi, iyice insan secer hala geldigi icin, bazi gunler sadece babasinin kucaginda, bazi gunler de sadee annesinin kucaginda durmak istiyor. Bu degisiklik gun be gun oldugu gibi, zaman zaman her alti saatte bir degisebiliyor. - Istemedigi bir yiyecegi, istemedigi bir zamanda yerdirmek iyice olanaksiz oldu. Agiz cevirmekten, agiz kapatmaya, mizmizlanmaya kadar cesitli silahlarla donanmis Duru'ya karsi durmak cok zor. Ama nedense, kendi yedigimiz yiyecekten eller verirsek, hemen hemen hic hayir demiyor. Buyumuste kuculmus fettan kiz bu! - Persembe aksamustu sokak kapisi acikken hemen kapinin onunde oynuyordu. Babasi basinda duruyordu, ama tam dibinde degil... Kapi yerden birazcik yuksek, Duru'da oyle yerlere gitmiyor, tokezleyip dusse bile birsey olmaz diye, babasi cok dikkatli bakmiyordu, annesinin tum ikazlarina ragmen... Duru da isten yeni gelen annnesi dogru gitmeye kadar verince, kapinin onundeki boslugu unuttu, babasi ulasamadan kapinin onundeki paspasin uzerine dustu. Yuksekten falan degil, hani paspas da var, birsey olmaz diye dusunurken (babasi :), bir baktik, yuzunun uc yerinden, alni, hafifce yanagi ve burnunun ucunda, derisi soyulmus. Kanadi da biraz, son iki gundur kabuk da bagladilar. Mikrop kapmasin diye hemen alkolle sildik, uc dort kez de neosprin surduk. Nasil olsa tetanoz asisi da var, icimiz rahat... Ama babasi da her baktiginda cok uzuluyor valla... Buraya iki tane resim ekledim, resimler super [iki toka ve saklabanlik yaparken], ama yuzunde yaralari var. [Tam da annesinin ofisini ziyerete gitmeden onceki gun oldu.] - Cuma gunu babasi onu Stanford'da annesinin ofisine goturdu. Bir binanin iki katini bastan sona gezip annesinin calisma arkadaslari ile tanisti. Arada kraker yedi, baazen hic konusmadi, bazen krakerini yeni tanistigi insanlara verdi, bazen hic susmadi. Arada 'undergraduate admissions' ofisinin yerlerinde gezindi, babasindan kacti. - Cumartesi gunu ogle yemegini Sunnyvale'de yiyen Duru [Aslinda Gun ve Martin'le bulusacakti ogleden once, ama suslenirken falan gec kaldi. :] oradan birkac tane satilik ev gezmeye gitti. 40-45 yillik 2000sq ft'den kucuk, mini bahceli evlerin evlerin 700 bin dolarin ustunde satildigini gorup sinirlendi (mu, tam emin degilim, ben sinirleniyorum; Duru daha cok o evlerin bahcesinde, onunde oynayarak egleniyor). Eve donmeden once de 'Toys R Us'a gidip mervidenin onune 'aman cocuk ust kata cikmasin' kapisi bakti anne ve babasi... Hala tam karar veremedikleri icin, bu hafta da Duru merdivenlere ozgurce kosacak. Hadi hayirlisi... - Cumartesi aksam yemekten hemen sonra, Annesi bir iki saatligine Stanford'da bir toplantiya gitti. Bu arada Duru ile babasi biraz televizyon, biraz camasir, biraz dergi, biraz postadan cikanlar, biraz da yerlere sacilmis oyuncaklarla zaman gecirdiler. Aksam yemeginde cok birsey yemeyen Duru, iki oyun arasinda tane tane tavuk eti yedi, uzerine de bir dilim portakal... Guzelcim simdi uyuyor, annesi dondu, yatirdi onu...
Gectigimiz Pazar Duru ve Elif doyurulduktan sonra, anne babalari yemege gectiler. Tabii cocuklara o arada guvenli bir eglence bulmak gerekti. Bulunan cozum cocuklari 'playpen'ini televizyonun onune cekip 'Baby Einstein' seyrettirmek oldu. Cocuklar bir 30 dakika kadar DVD'ye kilitlendiler, sonra yavas yavas kipirdanmaya basladilar; biz o arada yemegi birtirdik. Yasasin 'Baby Einstein' video serisi... Monday, September 13, 2004
Duru'nun ustten gelen disleri 4 taneymis megerse... Bunu daha once yazmis olabilirm. Asil konu bu degil...
Ustteki dislerin ortada olanlari ufak ufak uzuyorlar, o disler uzadikca Duru'nun yuz ifadesi degisiyor. Artik gulunce baska bir insan oluyor. Cok guzel... Her gecen gun biraz daha buyuyor, gozumuzun onunde... Insan inanamiyor. Nezlesi ve oksurugu tamamen kayboldular. Dun gece cok guzel uyudu. Sunday, September 12, 2004
Hafta sonu notlari Bur kac gun sonra garip bir oksuruge donustu, ama oksuruk kayboldu hemen... Tum bu olaylari sirasinda hic ates yoktu ama... Birkac gece daha gece aglayarak uyandi, ama hemen uyudu... Bu nezle problemi sirasinda, mavi pompayi sevmeyi ogrendi :) 'Hadi kizim burnunu temizleyelim' deyip pompayi gosterince, kiz burnunu uzatir oldu. Anladi ki o pompa iyi birsey, burna girince nefes alinabiliyor. Cok uyanik bu kiz, cook! Cumartesi gunu ayrica babane ve buyukbabasi onu internet'ten seyrettiler, cok buyumus buldular. Duru hic yerinde durmayarak cok guzel bir sov cikardi.
Quick update in English - Duru's behavior changes almost daily. Few things I detected are: she lost the dishwasher, but if it's full we don't let her play with it, and that becomes a problem. She doesn't like being interrupted. - The coffee table in the middle of the living room is gone. She's been holding to and moving around it, and when falling, she was getting very close to hitting it. After a few close incidence, the decision has been made. - She also stands up all by herself, on the bed. It's fun to watch her trying to balance. - She went to Dallas to visit her cousin. She spent some quality time with her grand parents, swam a little bit, had twom ore teeth and intantteneously hit them on the metal frame of the bed. - Either I am hallucinating, or Duru started emulating her mother. :) - She also started 'bribing' us. She is now aware that her mom is leaving her for work in the morning. I saw her trying to give her mom a toy in order to keep her around. Unbeliavable!! {Also, a little bit sad.} - Here is a picture of Duru and Doga, taken during the 'naming ceremony' (?). Duru wasn't happy {we didn't know she was teething} and she was a little bit confused. On the other hand, Doga looks like she's about to reach 'nirvana' if we shut up for a second. - Recent pictures are taken while climbing the stairs at her cousin's house, while playing at home ([1 and 2] {it was hot}, handling the dishwasher [1, 2, and 3], while discovering the house (for some reason, her dad was having more fun, according to the soundtrack), and the tub.
Yeni resimler / New pics - Merdivenleri cikarken: Dallas'ta evin merdivenlerini fethederken... Ananesi 'kolluyor', babasi film cekiyor. - Pembe Tulumuyla [1 ve 2]: Hava sicak oldugu icin aksam eve geldigimizde Duru'yu bu kiyafetiyle bulduk. Odada babasiyla oynarken... - Bulasik [1, 2, ve 3]: Duru'nun favori eglencelerinden biri bulasik makinasini karistirmak yazmistim ya... Bir seri resim ve iki video bulasik makinasinin karistiriken... - Merdivenlerden ciktiktan sonra yukarda gezinmeye devam ediyoruz. Babasinin Duru'dan daha cok eglendigi seslerden anlasiliyor. - Evi geziyoruz: Evi kesfetmeye devam ediyoruz. Banyoda kuvete ozel bir ilgimiz var. Thursday, September 09, 2004
Duru ve Doga'nin soyle bir resmi var: Doga'nin 'ismi kulagina uflenirken' Duru biraz 'mikmik'laniyor ve aglamaya basliyor [bu noktada disinin ciktiginin tam farkinda degiliz; tecrube iste...], Bahar onu yatistirmaya calisiyor, her taraf insan dolu, Duru'nun keyfi kacik ve kafasi karisik...
O karmasada Doga, babasinin kucaginda [babanin yuzundeki ifadeye dikkatinizi cekiyorum bu arada...] 'oturmus', ellerini kucaginda 'kavusturumus' ve Nirvana'yi bulmaya calisiyor. Oturusla, yuzdeki ifade tam olmus yani... Eger bu resim Leman ya da Penguen karikaturu olsa, Doga'nin kafasindan 'ulan bir ulastirmadiniz su nirvanaya, surekli zirzir, kacacam bu diyardan valla...' seklinde dusunceler geciyor olacakti. {Hadi gel de bunlari Ingilizce yaz simdi!} Tuesday, September 07, 2004
'Hanimkiz' oluyoruz Son zamanlarda, Duru'nun 'bir sonraki cocukluk donemi'ne [nedir?] girdigini goruyor gibiyiz. Ornegin, surekli bizim gibi yemek istiyor, kasikla mamanin agzina tikilmasindan bayagi rahatsiz olmaya basladi. Arada, sanki annesini taklit ediyor gibi... Bize oyle geliyor olabilir ama, tam bir ornege denk gelirsem yazacagim. Iki gundur baska bir davranisina tanik oldum. Bize 'rusvet' veriyor. :) Annesi odadan gidecekse sabahleyin, biraz aglamiyor da uzuluyor. Annesinin ise gittiginin farkinda... O gitmesin diye, elindeki oyuncagi ona uzatiyor. Yersiniz hatunu resmen :) Ayni seyi, bugun bana da yapti. Elimdeki parlak ve bir o kadar da ilgi cekici kamerayi almak icin, bana sevdigi oyuncagini verdi. Diyorum ya, yersiniz! Buna benzer birkac olayi daha var, su anda aklma gelmiyorlar. Gordukce yazmaya devam edecegim.
Dallas, TX Duru'nun daha o gun ogleden sonra Istanbul'dan gelmis anane ve dedesi de kalktilar, Doga, annesi ve babasi zaten geceleri her iki saatte bir uyaniyorlar. Gece yarisi 4'e kadar oturduk, yedik ictik. Garip bir jetlag olayi oldu. Doga'yi gorunce, Duru'nun ne kadar buyudugunu anladik. Resimlerinde kucukcuk gorunen Doga, aslinda cok daha minikmis. Insan eline almaya korkuyor valla... Cocuklarin ne kadar hizli buyudugunu bir kez daha anladik. Hem Duru'nun su andaki boyundan, hem de bizim Dallas'ta oldugumu uc gun boyunca, Doga'nin deli gibi kilo almasindan... Duru ucak yolculugu sirasinda oldukca iyiydi. Giderken belki biraz daha fazla bikbik'ledi, ama donuste bol bol uyudu. Dallas'taki gunlerini etrafi karistirarak, az biraz Doga'ya ilgi gosterek, el cirpik, gordugu herseyi karistirarak ve biraz havuza girerek gecirdi. Masa, sehpa uzerinde ne varsa cok seviyor. Kizin hayati surekli alakasiz seylere ulasmaya calismakla geciyor. Her gecen gun biraz daha cok kendi basina ayakta duruyor. Ha yurudu, ha yuruyecek diyoruz, ama siz inanmayin, daha var. Doga'lardaki en buyuk eglencelerimizden birisi de, yukari kata giden merdivenlere [16 basamak] atilip suratle yukari cikmak. Alani bol bulan Duru, gezip duruu... hesabi... Merdivenin onune koyun, burakin; sanki latikle cekiliyormus gibi hop yukarda iki saniyede... Hele bir de arkasindan babasi 'kovaliyorsa' kahkahalar ata ata gidiyor valla... :) Annesinin hafta sonu farkettigimiz uzre, ustten iki tane daha disimiz cikmis. Disleri farkedisimizin aksaminda, odada gezinen Duru, once yataga tutundu ayaga kalkti, sonra dengesini kaybetti yere dustu kic ustu, tabiri caizse... Yatagin ustu ve kenarlari yumusak oldugu icin cok onemsemedi babasi, hafifce kafasini yataga carpti ama yumusak tabii... Sonra nedense tekrar geri gelip yataga bir daha carpti. Yine yumusak yer oiye dusunurken, bir anda aglamaya basladi. Annesi kucakladi, ama bayagi ciddi agliyor cocuk... Babasi bir bakti, yumusak sandigimiz yer aslinda ortu ve altinda da yatagin metal kismi var. Ortunun uzerinde de kan var biraz... Bir baktik, kizin agzinda da biraz kan var. Yeni cikan dislerini carpmis yataga; yatakta iki tane dis izi nerdeyse gorunuyor. Kanama hemen durdu, ama yeni cikan disleri kizimizin kayboldu, yara yeri sistigi icin... Ertesi gun tekrar ciktilar. Hem annesi, hem de babasi kani gorunce oldukca heyecanlandilar galiba... Insan ne kadar 'sogukkanli olucam' diye kendine soyleyip dursa da, cocugunun agzinda az da olsa kan gorunce heyecanlaniyor. {Zaten kan goremem, bayilmisim :} [Saka, saka!] Kazadan birkac saat sonra rahatca yemek yiyebildigi icin bu kazayi da ucuz atlattigimizi anladik. Duru, dusme kalkma acisindan her gecen gun biraz daha cok babasinin cocuklugunu andiriyor. Bilenler bu durumdan hic de memnun degil... Monday, September 06, 2004
Daha cok var da, simdilik bu kadar... Duru flew to Dallas Friday afdternoon... to visit cousin Doga... There are many pictures and lotsa things to write. But, for the time being, here are first three pictures from Dallas at this page. Thursday, September 02, 2004
Davranislar mavranislar Son gunlerde dikkatimi ceken davranislari sunlar: - Mutfakta bulasik makinasi acikken hemen o tarafa gidiyor, eger geziniyorsa yerlerde... Makinanin icindekilerle cok ilgili, ama oynamasina izin vermiyoruz. Makinanin yanindan kaldirip goturunce de basliyor aglamaya... Oynadigi seyden ayrildiginda cok mizmizlaniyor. O yastaki cocuga da 'olmaz kizim, sen bunla oyna' diye laf anlatmaya imkan yok. Yaptigi isin yarim kalmasina cok bozuluyor resmen... - Bebek arabasina binmektense, arabayi surmeyi tercih ediyor. Bizi arabayi iterken gordugu icin, o da ayni seyi yapmak istiyor. Kucagimizda one dogru egilip arabanin tutamaclarinda yakalayip ittiriyor. Bir saga bir sola gidiyor. Ama kiz surekli kendinden gecmis bir halde one egilmis durumda oldugu icin, bizim belimize cok fazla yuk biniyor. - Salonun ortasinindaki sehpayi kaldirdik. Ortada oynuyor. biraz oyuncaklariyla oynuyor, bir iki dakika icinde en yakindaki koltuga dogru gidip, tutunup kalkiyor. Sonra basliyor koltugun uzerinde gorduklerine, ses sisteminin uzerindekilere, DVD kutularina, ya da kesinlikle ulasmasina olanak olmayan kutulara vs dogru atilmaya... Eline birsey gecirdigi zaman iyice heyecanlandigi icin, tutunmayi unutuyor. Bir cok kereler son saniyede tutunmayi beceremeyip kicinin uzerine oturduguna sahit oldum. O heyecanla arada ayakta durdugu da oluyor bir kac saniye... - Gecen gun yatakta oynarken bana tutunup ayaga kalkmaya calisiyordu. Bir ara yatagin uzerinde dengede durmayi da basardi, ama cok komikti... Yatak yuzeyi sert olmadigi icin, surekli dengede durmaya calismasi gerekiyor. Kicini oynatip duruyordu; bir cesit dans... Cok eglendik. Tuesday, August 31, 2004
Doga'nin resimleri Cousin Doga's pictures and video are here Monday, August 30, 2004
Duru'nun kuzeni Doga'nin 1 ay kadar erken aramiza katildigi haberini aldik. Doga'nin siyah kivircik sacli, yasina ragmen kilolu (2+ kg) oldugunu ogrendik.
Hosgeldin Doga! Doga biraz erken gelince, hem bizim ziyaret planlarimiz, hem de annelerin gelisi cok anlamsiz tarihlerde kaldilar. Herkes bir an once Teksas'a gitmeye bakiyor. Duru da ilk firsatta Dallas'a gitmeye calisiyor; babasi bilet bakiyor. Duru's kuzen Doga decided to arrive a month early. According to information we have received, she has black hair and she weights 2+ kilo. Welcome Doga! Travel plans for grand parents and us had to change a little bit. We are all looking to secure tickets to Dallas.
Pazar/Sunday In the afternoon, Elif stopped by to swim and play. Both Duru and Elif went berserk in the mini pool [pictures and video here]. We have also witnessed Duru using her one-month advantage and trying to squeeze and bite, err, I mean, kiss Elif. Duru'nun Pazar gunu keyfi cok yerindeydi. Sabahtan Damla, Renin ve Kaan geldiler 'brunch'a... Ogleden sonra da Elif geldi. Kizlari havuza soktuk once, sonra da bol bol oynadilar. Havuzda nasil sapittilar inanmazsaniz, anlatsam... [Resimler ve video burada...] Daha sonra oyun oynarken de, Duru'nun bir aylik farkini kullanarak Elif'i ezerek yemeye, yani, opmeye calistigina tanik olduk. Elimizde resim ya da filmi yok, ama bir dahaki sefere kesin yakaliycam. :) Sunday, August 29, 2004
Kuzen! / Cousin! Gun boyunca telefon irtibatimiz (ikinci dunya savasi filmi gibi oldu) devam ediyor. Kuzenin gelisine pek fazla birsey kalmadi...
Cumartesi aksami Ve fakat, Duru'nun babasi yanina almasi gerekn kameralari evde biraktigi icin, saatler suren bu eglenceyi maalesef sizlere sunamiyoruz. Saturday, August 28, 2004
Merdivenler Duru'yu merdivenlerin en tepesine oturtunca, inmek yerine siritmayi tercih ediyor. Kicini donup yavas yavas kaymayi nasil ogreticez bakalim... Bunun yani sira, Duru eglence zamaninin cogunu koltuklar, sehpa ve elektronik aletlere tutunup ayaga kalkarak geciriyor. Koltuklara tirmanmayi -aman deyim- hala becerebilmis degil, ama kaset calari acip karisriyor. Uzaktan kumandalarin hepsi oyuncak oldu hatuna; arada bazilari oyuncak kutusundan cikiyor, o haldeyiz. Sehpa (yani 'coffee table') cok buyuk ve tehlikeli oldugu icin dun itibariyla kaldirildi. Bugun Ikea'ya gidip carpilinca can yakmayacak orta seysi almaya calistik, ama uygun renkli olani kalmamis. Biz de "salondaki esyalarin renk uyumu tabii ki kizimizin kasindan gozunden daha onemli" deyip almadan geri donduk. Saka tabii, ortada hicbirsey yok, kahvemizi cayimizi elde icicez bir sure, n'apalim? Thursday, August 26, 2004
Ayakta tek basina / Standing by herself Biz bir an once -yani akli basina gelmeden (?)- yurumesini istiyor muyuz ki? While playing with her toys'n'stuff, Duru stopped holding on to something, and stand all by herself from sometime. She was also able to sit down without falling. She wont' be walking any time soon, but could be a few months. Do we really what her walking all around the house? Tuesday, August 24, 2004
Fotofoto Thanks to Total Choice Hosting support team, the pictures are up.
Nophotosforyou! After completed a set of actions described here , I fugured that there are some php libraries missing; since, we are hosting our 'gallery' at a pay site and don't have access to root directories, this is going to take a while... Sunday, August 22, 2004
Mozarella? Tam emin olamadigimiz icin, elinden aldik erigi... Kendine kendine birseyler yemegi cok sevdigi icin -ayrica erigin tadi da var isin icinde- basti yaygarayi...
Bir seri resim / Pictures - Gecen Cumartesi gunku 'babyshower'dan iki resim: Elif'le bir baska sapsal resimleri, 'muhim durum' resmi... Neye bakiyorlar acaba? Renkli plastik kap olabilir mi? - Teyzesi ile... Kenarda THY ucagimiz var, arada yemek yerken eglendiriyoruz onunla Duru'yu... - Dunden uc tane resim: Hanim kiz (babasi kucakta cekmeye calisiyor), su icme tecrubesi,, ve benim favorlerimden biri...
Cumartesi Hani cekmeceler acilmayacak, kapilar tehlikeli olmayacak, cocuktuvalete dusmeyecek ya, o hesap... Alsiklarimiz cogu standart seyler, Safety 1st marka... Cekmece kilitleri yavas yavas olsa da takiliyorlar. Alt kattaki tuvaleti de hallettik. Yukardaki odalarda acikta fis serisi vardi. Onlari da kapatacak birsey aldim. Somineyi de acilmayacak sekilde kilitledik. Bu isi iyice abartip evi gercek bir kaleye donusturmek olasi, ama bunun pek sonu yok. Nasil olsa hic yanindan ayrilmiyoruz diye, cok fazlaabartmamayi dusunuyorum. Bir de cocugun ilerdeki hizina bagli tabii... Asil aradigimiz, merdiven kapisini bulamadik. Internet'ten alicaz herhalde... Bir de 'acaba salonun ortasina buyukce bir oyun alani seysi mi alsak' fikri var, ama Duru'nun onun icinde duracagi cok supheli... Bakalim. Internet'te bir takim yerler var (OneStepAhead, Child Safety Store, Right Start), ama sattiklari aletlerin bir kismi komik, diger kismi da cok pahali... Friday, August 20, 2004
Doktor ziyareti / Doctor's appointment Kilosu ise cok fazla degismemis, yaklasik 8.2 kilogram. Bu rakamda cok gercekci olmayabilir. Kilosu olculurken hic durmadi cunku hatun... Son aylarda hareketlendigimiz icin, kilomuz neredeyse ayni kalmis. Tam ortalamaya oturmusuz. Biraz da son hastaliginin etkisi var galiba... Ama bu kadar harekete kalori dayanmaz kardesim... Durmuyor yani... Bunlarin disinda, geriye yemek konusu kaliyor. Oradada bir sorun yok. Herseyi yiyioruz zaten... Iki tane disimiz var topu topu, ama disimizi gecirmedigimiz meyva kalmadi nerdeyse... Beyaz peynir, yogurt yedigimiz icin cok yakinda inek sutune gecmek olasi... Bir kac aya kadar hazir bebek mamalarini, meyva-sebzeleri bile birakabiliyoruz. Duru went to see her doctor today. Everything looks good. She is 73.6cm tall; that may be off little bit. She's probably around 71cm. Her weight is 8.2kg approx. Not much change there. She's not at the average. Possibly due to her mobility, and -in part- her recent illness. She doesn't look like she is going to gain weight, she's moving around a lot. Her diet is about to change a little bit. In a few months, we will introduce cow milk, and stop baby food and formula. She seems to be ready; she loves to eat everything we eat anyway. Thursday, August 19, 2004
Cumartesi gununden uc resim / Three picture from Saturday Hanim kizlar, kaplar gelince benim benim diye kapistilar, kaplar kapanin elinde kaldi. Three pictures from Saturday. Duru and Elif playing... First, they were very lady-like. Then we had a slight problem with the 'cups', but decided on a sharing plan that may not have made every body happy :)
Davranislar Bunun yani sira, artik yerinde durmaz bir cocuk oldu. Surekli bir yerlere gidesi var. Yerdeyken falan, surekli yaninda durmak sart oldu. Yoksa -ornegin- suratle emekleyerek sephaya dogru gidiyor, kendini cekip ayaga kalkiyor, sonrea baskliyor sehpanin uzerindekiler karistirmaya... Sehpanin ustu de bu aralar cok dolu oldugu icin kendinden geciyor [kumandalar, kitaplar, dergiler, kagitlar, kalemler, bilgisayar, fare...], o arada sahpaya dayali olarak durdugunu unutuyor, hop yere dusuyor. Birisinin kendisini o sirada tuttugunun ya da son dakikada kurtardiginin farkinda degil... Ayrica, favori aktivitelerimizden. yerden yaninda oturan babanin uzerine, oradan koltuga, oradan koltugun arkasina tirmanip duvara ulasmak var. HEnuz duvara tirmanmayi beceremiyoruz ama... Gorunuse gore Duru'nun cocuklugu biraz babasinin cocukluguna benzeyecek. Bilenler, agliyor bu duruma... "Ay bir de bu sabah yaptigi birsey var, onu da soylemeden duramiycam kiz!" {dermisim?} Sabah 7.30 gibi saniyorum, saga sola donmeye basladi, annnesi de cikmak icin hazirlaniyor odada hareket var, yavas yavas gozleri acildi. Sonra ilk kiz hemen kicin kicin gidip kalkiyoruz ve oturuyoruz yatagin uzerinde... Kalkti, gozler iyice acildi, beni gordu ve basladi alkis tutmaya... Ben sahsen, bir cocugun gozlerini acmasiyla alkisa baslamasi arasinda sadece 2-3 saniye olmasindan biraz korkuyorum. Zor olucak, zooor!
Gecen Cumartesi'nden bu yana yazmamisim. Biraz is guc vardi da... Sanmayin ki Duru'nun maceralari devam etmiyor.
Pazar gunu, Deniz'i gormeye gitti aksam yemegi icin... Deniz dediysem, oyle Duru'nun akrani falan zannetmeyin. Adam, belki sadece iki aylik olabilir ama, biz ona 'amca' diyoruz. Adamin yuz gorunusu, yuz ifadesi tam bir -nasil desem- emekli albay... Hatta biraz daha inceleyince adamin, 'karaci' oldugunu bile cikarabiliyorsunuz. Oyle bir surat yani... [Neden fotografi yok bende bu adamin?] Cok ciddi, arada guluyor, ama kafasindan kesin 'ulan cicekleri de yeni sulamistim, cocuklar oradan bisikletle gecmeyin toz oluyor, rahat vermediniz su yazlikta canim yaa..' falan diye dusunceler geciyor bence... Bu durum tabii, Duru'nun 'Deniz Amca'nin oturdugu sallangacli seye giderek, onun ayaklarini yemeye calismasina cok engel olmadi. Sallangacli seyin, sallan kisimlarina kurcaladi biraz... Saturday, August 14, 2004
Bugun, Duru pek yakinda dogacak olan kuzeni Doga'nin 'baby shower'ina katiliyor. Babasi yukarda is (?) yaparken hanimlar asagida ufak ufak eglenceye basliyorlar. Asagida annesi, halasi, teyzesi, Fatma hanim, ve ufak ufak gelemeye baslayan baska teyzeler ve Duru'nun arkadaslari var.
Hastaligi (bu arada altinci hastalik oldugundan eminiz, gecen gun ensesinde kalan kizarikliklari gordum; aynen internetteki resimde gordugum kizarikliklara donusmuslerdi) gecince ve de seyahat yorgunlugunu (?) uzerinden atinca, Duru'nun davranislarinda kayda deger duzelme oldu. Artik, durduk yerde vizildama kalmadi. Gunduzleri guzel uyuyor, guzel yiyor. Ayrica, babasini gorur gormez onun kucagina gitmek istiyor, kimin kucaginda olursa olsun. {Babasi bu durumdan oyle memnun ki...} Gecen Persembe aksamustu babasi ile oynarkenki hali burada ve burada... Goruldugu uzre, keyfi cok yerinde... Today, Duru attended her soon-to-be cousin's baby shower (or is it her aunt's; I'm not too clear on that). She got to play with Elif afterwards. I am not sure that her problem this week was the 'sixth disease', the remaining spots looked like exactly what I saw on the web. Since mid-week, she's doing fine. She started to ask for her dad when she's on someone else's lap. That's news to me, but very good news :) Few pictures from last Thursday are here and here... AS you can see, she's doing fine. Wednesday, August 11, 2004
Roseola Infantum? Kirmiziliklar cok kabarik degildi, ben sahsen emin degilim altinci hastalik miydi. Kabarikliklar hafifti; tum diger belirtiler vardi ama... En azindan su anda iyi, keyfi de yerinde... Bu aksamustu annesinin kucaginda cektigimiz bir resmi burada... 10-15 gunluk bir 'incubation' suresi varmis bu hastaligin; demek ki Turkiye'de kapmisiz virusu... Bu arada, hastalik solunum yollarindan gectigine gore, ve alti ay ile iki yas arasindaki cocuklari etkilendigine gore resimdeki arkadaslarin bir hafta icinde ayni hastaliga yakalanmalari cok mumkun... [Bakin bakalim sizin cocuk da bu resimde var mi? :] Duru's fever returned to normal on Sunday after exactly 72 hours, and on Monday, we saw some red spots on her body. Today, all redness is gone. According to her nurse, it could be 'roseola infantum' (sixth disease, three-day fever). The red spots did not look like roseola spots; but, she has all other symptoms. Anyway, she's OK now. Here is a picture from this evening. Based on 1-15 day incubation period, she probably got the virus in Turkey. Also, since this virus is transferred thru respiratory tract, and affects children between 6 month and 2 years, all the children in this picture may have the same symptoms in a week or so. [Please check to see if your child is in this picture :] Sunday, August 08, 2004
Normale donuyoruz / Returning to normal Istedigi birsey oldugu zaman hemen zirliyor. Bu davranisin kalici olmadigini dusunuyoruz, umuyoruz. Pazar aksami, atesi de dusunce, Damla Abla'sinin dogum gunu partisine gitti. Yeni ortamlar, yeni insanlar keyfi biraz yerine geldi. Arada elimizden kasar peyniri ve meyva yedi. Ayrica, Serhan, Atahan, Boran ve Emre abilerinin kosusturmasini seyretti, gaza geldi; babasinin kucaginda ellerini sallaya sallaya onlarin pesinden gitti. Resimler burada... Fever's gone on the 71st hour. She's not a happy baby though. Duru also went to Damla'a birthday in the evening. Some pictures...
Zor pazar Biraz sut icti. Ayrica formula da icmis. Ama uyutmayi annesi dahi beceremedi. Cok az atesi var, ama surekli mizmizlaniyor; 'acaba bir derdi mi var' diye dusunuyor insan... Ben bunlari yazarken, hatun annesinin elinde birseyler yemeye calisiyor (?). Toplarladi iyice ama, biz de telef olduk yani... Saturday, August 07, 2004
Birthday Party Disarda olunca ve de parkta yeni bir suru sey gorunce, Duru'nun keyfi yerine geldi. Ilk kez salincaga bindi (1,2)ve gorunuse gore cok sevdi. Ayrica, kendi yasinda bir dolu bebegi gorunce hafifce sapitti bile denilebilir. Bir noktada yayginin ustunde {Simav'da boyle derler} Elif'in kafasinin isirmaya calisiyordu. Biz Turkiye'den alisigiz bu davranislara, sevgi gosterileri bunlar; ama arkadaslara durumu anlatmak zor oldu. Cumartesi gununde resimler burada... Ayrica Elif'in sayfasinda da bir dolu resim var. Duru's fever went up during the day, but she was OK because she went to Elda and Eray's birthday party at the park. She tried the swing for the first time, and we think she liked it. (1,2) She also liked to be with other children her age (OK, month :). At some point, she was trying to bite Elif. Here are some pictures from Saturday. Also, there a a few (50+) pictures at Elif's page.
Saturday Kulaktan atesini olctugumuzde yaklasik 99F gorunuyor atesi, ilacsiz... Demek ki yavas yavas geciyor hastaligi... Babasi ona sabah MFO dinletti, Duru cok sevdi. Duru's fever seems to be going down (99F). Her dad played some MFO for her, and she liked it. Friday, August 06, 2004
Hala Ates / Fever II Bu aksam ne kati mama, ne su, ne de ilacini almak istemedi. Biraz zorlandik. Birkac ugrasinin sonunda, tam olarak bilemedigimiz miktarda ilaci agzina bosalttik, su da icti. Bunlarin disinda sut ve formula ile besleniyor. Annesinin eline tutusturdugu 'finger foods' kilikli seylerle de arasi cok iyi degil... Su anda yukarki odada bagirip, cagirip egleniyor teyzesiyle... Duru's fever did not go down quickly. She visited her doctor Friday afternoon. It may be a virus (but what?). She refuses to eat, drink or take Tylenol. We're having a little bit of trouble. We managed to give her some Tylenol, amount unknown; she's been 'wiggling.' Right now, she's shouting and having a lot of fun with her aunt.
Ates / Fever Gece boyunca atesini kontrol ettik, genelde hareket halinda oldugu icin cok da meraklanmadik ama ilk ates tabii... Her dort saatte bir Tylenol aldigi icin atesi cok artmadi, bir ara gece 39C'a yaklasti. Sabah su anda atesi 37'ye dogru iniyor. Biraz kati mama yiyor, dun aksamki yemegini kacirmisti. Bir de annesi eline 'teething biscuits' verdi, onunla oynuyor. Uyuyup da buyurse, yok, atesi duserse, cok sevinecegiz. Biz heyecanlandik ama o hasta oldugunun farkinda degil, oynuyor. Duru had a little bit of fever yesterday evening. Due to inexperience, :) her dad was a little bit worried. Calls to doctors were made, Tylenol was used. Her temprature was around 38C all night long, but we haven't seen 39C. This morning, it seems to be down a little bit, but it could be Tylenol. She looks OK, and ate a little bit of her breakfast, and nibble her 'teething biscuit.' She doesn't know that she's sick; she's playing now. Thursday, August 05, 2004
"Bir dakika size birsey soyleyebilir miyim?" Son uc haftadir, aslinda neredeyse bir yildan beri, "eglencenin bini bi para" konulu notlar dusuyorum bu sayfaya... Duru'nun ne kadar eglendigini, ve de ne kadar sansli oldugunu yazip duruyorum, siz de okuyorsunuz. Bu kez biraz keyifsiz birsey yazmayi dusunuyorum. Cok uzun zamandir aklimda... Istanbul'da bir gun Kadikoy'den Bakirkoy'e gecerken gordugum bir kiz cocugunu yazmak istedim. Beni oradayken cok etkilemisti, buraya dondukten sonra da hala hatirlayip duruyorum. Burada kaydi olsun istedim. Bunlari yazan sahsimin, okuyan sizlerin ve ilerde tahminen yazdiklarimi gorunce 'ama babaaa' diyecek olan Duru'nun, hayatin, hayatimizin {ve hayatinizin} bebelog'dan ibaret olmadigini gormesini istedim. Bilerek ve isteyerek bebelog'dan 'kotu, uzucu' seyleri uzak tutuyorum, ama bunu yazmam lazim. Hafta ici bir gun, babamlarla tapu dairesindeki isimizi bitirmisiz, beni Altiyol'da biraktilar, biraz Kadikoy'u gezdim, oradanda deniz otobusu ile Bakirkoy'e gececegim. Benim vizir vizir calistigini sandigim deniz otobusu tek tuk calisiyor Bakirkoy'e... Kalkisa cok var ama, nasil olsa turistim, yanimda okuyacak gazetem de var, hava da fena degil, jetonu atip giriyorum bekleme salonuna... Iki numarali yolcuyum. Biraz sonra yolcularin sayisi 10-15 oluyor. Hemen ortalikta kucuk bir kiz beliriyor; yasi 6 da olabilir, belki de 8 civarinda... Boyunun yasitlarina gore kucuk oldugunda eminim. Ustu cok temiz degil, yuzu de... Elinde bir adet karton kutu var, icinde birkac tane sakiz paketi... Sira ile hepimizi geziyor. Sira bana gelince, herkes gibi ben de 'istemiyorum' diyorum, gecistiriyorum; gazeteme donuyorum. Birkac saniye sonra gazeteyi birakip, kizin nerede olduguna baktim; gecistirmistim ama, bana ve digerlerine sakiz satmak icin soyledigi cumle cok ilgincti: 'Bir dakika size birsey soyleyebilir miyim?' Benim alistigim cumleler genelde 'abiieaa, sakiz al yeaaa..' seklinde oluyor. {'Acaba onbinlerce dilencinin olusturdugu ve dilenci basina ayda 600 dolar para akisi olan endustrimiz kendini gelistirdi, bu cocuklara da yeni bir egitim mi veriliyor' diye dusunuyor insan... Bu arada 600 dolar rakamini atmiyorum, ortalama rakam bu, gecen gun gazetede vardi: "ATO'nun 'Dilenen Turkiye' dosyasina gore, ulkede dilenci sayisi yaklasik 50 bine ulasmis durumda. Buna gore her 1400 kisiye bir bilenci dusuyor. Aylik ortalama kazanclari 750 milyon ile 1 milyar lira arasinda degisiyor (1 dolar = 1.44 milyon TL) Sektorde (ne sektoru lan?) bir yilda yarim katrilyon lira donuyor."} Uzaktan kizi seyrediyorum, kenara oturmus, hepimizi gezdigi icin yeni yolcularin gelmesini bekliyor. Elindekilerle oynuyor, ama nasil desem, 'soylu' bir havasi var. Tanimi tam bulamadim. Karton kutudaki sakiz paketlerini tekrar tekrar diziyor. Yapacak is ariyor kendine sanki... Cok akli basinda bir havasi var. Biraz daha seyrettim, sonra bir ara yanimdan gecerken cagirdim geldi. Kaca verdigin sordum sakizlari, 'Ne kadara istersen?' dedi. Sakiz istemedigimi soyleyip, yukluce para verdim. 'Cok tesekkur ederim' dedi. Birkac sey daha soylestik, ama su anda ne konustugumuzu hatirlamiyorum. Kizin Turkcesinin guzelligine hayran oldum resmen... Bu kadar duzgun konusani kentte kolay bulamazsiniz. Kurdugu cumleler zaten bekledigimin cok otesinde... Sirayla butun yolculari gezip sakiz satiyormuscasina dilenen bu kucuk kizin Turkcesine ve tarzina inanamazsiniz. Sans verilse kesinlikle okuyacak ve cok basarili olacakmis gibi diriyor. Zekasinin, civrakligini, kisiligini kizin gozunden ve hareketlerinden anliyorsunuz. Sonra da etrafta gezip 'bir dakika size birsey soyleyebilir miyim?' dedigini goruyorsunuz. Yarim saatten fazla ordaydim, herkesi gezdi. Eger birinden para alirsa, bir daha rahatsiz etmiyor o kisiyi; benim onumden gecerken bir iki kez durmadi, ama gulumsestik. Kizin farkli oldugunu cevrede birkac kisi daha farketti. Cunku 'acilis cumlesi' bile bir baska... Dinleyip biraz para verenler oldu. Ben kafamda, acaba ne kadar para toplamasi gerekiyor bir gunde, hangi rakamin altinda kalirsa dayak yiyor, parayi abasina mi goturuyor, yoksa baska birine mi, verdgim banknotu cebinde polis bulsa caldi sanirlar, ve benzeri soru/senaryo gruplariyla mesgulum... Iki kurus para vermisim, ama bunu kiza en ufak bir faydasi yok ki... Elinden alacaklar. Acaba giyecek getirip versek mi? Onu da alirlar elinden... Goz gore gore yazik olup gidiyor kizcagiza ve benim o noktada yapabilecegim hicbirsey yok nerdeyse... Ona dogrudan yardim edemiyorum. Deniz otobusu yanasti, herkes one yigildi; ben sona kaldim kiza bakmak icin, ama o tahminen baska bir yere gitti hemen. Bizim grupdan artik para toplayamayacagini biliyordu herhalde... Sonradan insanin aklina neler geliyor. Keske sorsaydim, her gun mu boyle geziyor, okula gidiyor mu, parayi ailesine mi goturuyor diye... Ismini bile bilmiyorum. Yanimda kamera vardi, fotografini cekmek istedim. Ama elim gitmedi. 'Calisan adami ofisinde rahatsiz etmemek' ile 'safari de miyiz abi?' arasinda bir his bu, bilmem anlatabiliyor muyum? Isim yok, resim yok bu yazida o yuzden... Bunlari dusunurken, bir anda kafama dank etti. Belirli bir birikimi olan, zeki olan ve herseyden once cocuk olan vatandaslara teker teker yardim hemen hemen olanaksiz... {Aslinda neden boyle olmak zorunda olsun ki... Herkesin cebinde carcur edilecek para var valla... Da, konu parayla bitmiyor, sans tanimak lazim.} Bu kiz sadece biri, daha gelecegiyle oynanan kac cocuk var? Insanin 'devlet nerde lan?' diyesi geliyor. Acima duygusunun yerini hinc aliyor; dusundukce sinirleniyorum. Her ulkede yonetimlerin birbirinden luzumsuz seylerle ugrastiginin farkindayiz da {120 km hizla giden treni millete 'hizli tren' diye kakalamadilar mi? Hem de yuzlerine gozlerine bulastirarak? 'Hizli tren'den kactik geldik, burada da binlerce komite, son dort yilin yanlislarini bulmaya calisiyor. Dinciler iyice azitmis durumda zaten...}, yine de insan 'devlet nerde' diyor iste... Firsat verilse onunde durulamayacagini dusundugum 'cin' bakisli cocugunu sokaklarda, afedersiniz altina isemis oldugu pantolunu ile {bana en cok bu koydu galiba}, tanimadigi insanlardan para dilenmek zorunda birakan devleti, birakalim devleti, halki Avrupa Toplulugu'na almazlar canim... {Birakin AT'yi, bu goruntulere sirtini donen adami cennete de almazlar.} Alsalar bile, sizin girecek yuzunuz olur mu? Ne yapalim derseniz, valla... Istanbul'da olup da yolu Kadikoy-Bakirkoy deniz otobusune dusenler bu kizcagiza yaninda birseyler gotursun. Sirf para olmaz, belki giysi? Yolunuz dusmez oraya, is guc hesabi, o zaman, soyle bir kurulus var; cocuklariniza her oyuncak alisinizda, farzedin fiyatin yuzde 5-10 daha pahaliymis, aradaki farki onlara gonderin. Isimleri de guzel... Umut Cocuklari Dernegi
|