bebelog

Wednesday, August 10, 2011


A small set of pics from June vacation in Turkey are linked below.
Haziran tatilinden birkaç foto aşağıdaki bağlantıda...



<


Friday, August 05, 2011


This is a photo from Bowman, from this week.

It appears that Duru and friends are learning Japanese, which happens to be a non-elective course.

Okuldan bir başka enstantane... Görünüşe göre Japonca dersindeler.


Friday, July 29, 2011


This week's Friday note from school included an update from Duru, accompanied by a nice photo with Marika .

(Room 7- Duru)

The most favorite thing that we did this week was library because we get to lie down and read books. For math I did graphs. I did spelling cards. I did 2 cards this week. For PE we learned a new game. It was fun. For Japanese we played Karuta, it is my favorite game to play! We also learned a new song in Spanish.



Sunday, September 19, 2010


Duru Cumartesi günkü futbol maçında (takımımızın adı 'Fireballs') iki tane gol attı, hatta bir tane de ucucuna kaçırdı. Ayrıca yemek üzere oldukları bir golü de çizgiden çıkardı.

6 yaşında 10 kızın oynadığı bir futbol maçından bu kadar keyif alınır. Tüm anne babalar ayaktaydık valla... Takımlar aynı seviyede olunca çok daha keyifli oluyor maçlar. 5-5 bitti.

Önceki haftadan birkaç resim:





Thursday, April 08, 2010


Duru bu sabah okula -yukarıdan aşağıya sırasıyla- mavi çizgili beyaz çorap, mavi pantalon, kahverengi mavi t-şört, mavi kazak, mavi saç bandı ve uygun renkte tokalarla gitti. Giyeceklerini sabah kendisi seçiyor. Hatta, ben saçını tekrar yapmaya çalışırken yanlışlıkla kırmızı bant taktım, konu dağıldı bir beş dakka... Değiştirdik.

Asıl olay, renk uyumu değil de, Duru'nun bu renk uyumu ve dişleri fırçalanmış, saçları taranmış, tokalanmış halde gelip beni uyandırması oldu. Saat çalmadan önce kalkmış, hazırlanmış gelmiş, beni uyandırmaya... Uyandığımda saat 6:47 idi. 7:20'de kalkacaktık halbuki... Nasıl yapıyor anlamıyorum?

Saat 8:02'de okuldaydık. (Dersler buçukta başlıyor bu arada...)


Friday, April 02, 2010


Bugünkü okul raparunda Duru'un sınıfdan bir foto vardı. Arkada Duru da var. Yüzündeki ifadeye dikkatinizi çekiyorum. Bir çocuk okulda bu kadar eğlenebilir mi? Bu yüzden her gün erken gitmek istiyor okula... 'Erken alalım mı seni' diye sorunca da 'hayır' diyor.

Labels: ,



Friday, March 05, 2010


Bowman'dan her hafta kisa raporlar geliyor ya, bu hafta 1. Oda'dan Duru yazmis raporu... Soyle diyor:

Juniors

All week long we've been doing math. In Spanish we've been doing cooking. We made pineapple juice with coconut milk. There were pineapples and for decorations we got an umbrella and a cherry. I took my spelling test today. One of my words was dime. D-i-m-e. One other word was k-i-t-e! In cultural we are going to get lessons. I did all my work. The lesson will be on Mexico! We've already studied about Chile, Brazil, Argentina, Cuba and some other countries. I'm excited about the dance tomorrow and a piano recital later!

Duru (room 1)

This is what Duru reported in this week's newsletter from Bowman.



Thursday, May 14, 2009


Pazar günü Duru'nun babannesi geldi Türkiye'den, Duru'yu şımartmaya.. :) Salı akşamı da halaya gittik, babanne orada kalıyor.

Babasıyım diye demiyorum, Duru'nun şirinliği özerinde bu aralar. Herkesle arası çok iyi, aman deyim. İlk düşen dişinin yerine yenisi çıkıyor, hemen yanındaki hafifçe öne kaydı. Sıra onda herhalde.. Ortondonti eğlenceleri başlayacak mı ilerde, merak içindeyim.

Duru, bunları okuyorsan, hemen git dişlerini fırçala canım... Hadi :)


Fotoğraflardan bakıp son birkaç hafta için not düşelim. İki hafta sonu önce annenin doğumgününü Sultana'da kutladık:


Geçen Cuma gittiğimiz Thai restoranında:



BKP3'deki Andrew'ün doğum gününden enstantaneler:



Endam:


Geçen hafta sonu Türk okulunun diplama töreni vardı. Aşağıda sırasıyla, Yasemin ve Duru yemek yerken, ne kadar hanım yetiştiklerini gösteren bir foto, öğretmen ve öğrenciler bir arada, başarı belgesi alırken, hediye seçerken, kızlar aralarında birşeyler çevirirken:



Eve döndüğümüzde çantadan neler neler çıktı:


Bir başka doğum günü, Deniz'in; yüz boyama, sihirbaz gösterisi, çimenlerde yuvarlanmaca ve diğer eğlenceler:



Pazar günü deniz kıyısında düz bir bisiklet yolunda bisiklete binmeye gittik. Çok eğlendik. Önce eski Amerikan kasabasında takıldık biraz, 'eski zaman köy eğlenceleri' neymiş, onları öğrendik; sonra da Duru ilk kez kendi başına toprak yolda bisiklete bindi. Gıkını çıkarmadan yolun tamamında bizimle geldi, hiç de zorlanmadı.



Arada kumsalda mola verdik, birşeyler yedik, oynadık:



Akşam, hala ve Martin'in evinde hamburger yemeye gittik. Orada da kudurduk biraz... Fotolarda yok ama babannesi geldi Düdüş'ün:



Thursday, April 30, 2009


Geçen hafta sonunu yazdıktan sonra ben, akşam yemeğinde ne yapalım konusu dallandı budaklandı ve çabuk bir yemeğin ardında Duru ile filme gitmeye dönüştü. Biraz geç saatte olsa da 'Hannah Montana' filmine gittik. Duru uykusu gelmesine ve aramızda hiçbir filmi sonuna kadar seyretmeyişi ile tanınmasına rağmen, gözünü dahi kırpmaksızın filmi bitirdi.

Akşam seansında bir biz, bir genç çift, başka bir çocuklu aile ve gelip tam önümüze oturan 3 tane genç kız vardı. Genç kızların yirmi yaşlarını çoktan geçmiş olmaları dikkatimizi çekmedi değil... Bizim kız 5.5 yaşında... Anlatabiliyor muyum?

Duru, kendi adına filme bayıldı.

Geçtiğimiz haftalardan kanayan bir dişimiz vardı, o artık sallanıyor. 'Daha 6 bile değiliz, nedir?' demiyoruz aslında... Çünkü geçtiğimizx aylarda Ella'nın dişleri çıkmaya başladı, ki o daha 5 felan... Duru'nun sınıfında şu anda üç çocuğun dişleri sallanıyor. İyi beslenmeden herhalde, ben dişler 1. sınıfta dökülecek diye bir hava içindeydim.

Konu diş olunca 'tooth fairy' de konuşuluyor. Yerel kültürde dişi yastığın altına koyuyorsunuz, yerine 'quarter' ya da 'dollar' bırakıyor diş perisi... Bu çağda, ToysRUs eve üç mil ötedeyken, öyle 25 cent'le kurtulmak zor... Hello Kitty not defteri ve kalemleri alınacakmış. İçimden bir ses ayrıca peri Duru'ya Wii bile bırakabilir diyor. İlk dişe yetişmezse, ikinciye artık...

Cumartesi günü kütühaneye gittik, bitirdiğimiz kitapları bıraktık. Yerlerine 8 tane kitap daha aldık, iki de DVD... 'The Real Tooth Fairy' kitabını bugün okuduk, çok güzel bir öyküydü. Ayrıca 'Waldo' kıtabı aldık bir tane, içinde kaybolduk resmen... Hala uğraşıyoruz.

Cumartesi akşamı Kaan'lardaydık, yemek için... Hem çok güzel yedik, hem de çok güzel oynadık.

Bu aktivitilerin arasında Duru presensesli -tabii ki- yazı kitabı var, ondan birkaç sayfa yaptı. Kaan'lardayken bile kıtabını çıkarıp bir sayfa çalıştı. Ben zorluyor değilim valla, seviyor o yazmayı, toplamayı...

Bu aralar birkaç tane çocuk dizisine sardırdık. Bir tanesi Charlie and Lola, diğeri yeni 'World Girl' Son zamanlarda bu dizilerden çok çeşitli sözcükler öğreniyor Duru ve tabiri caiz ise 'cümle içinde kullanıyor.' Örneğin:

- Today is 'extremely' hot
- You have to 'comprimize' anne

Valla uydurmuyorum!

Lola'nın aksanına ben de hastayım bu arada...

Bügünün asıl eğlencesi, bir haftadır bekliyoruz, 23 Nisan kutlamları idi. Türk okulunda öğrendikleri şarkıları da söylediler çocuklar... Duru okulda edindiği yeni arkadaşlarından Yasemin ile oynadı bol bol... Palo Alto'daki 23 Nisan'lar hakikaten güzel oluyor. Çocuk korosundaydık bu yıl, iki tane de şarkı söyledik. İkinci fotoda sahnenin arkasındaki resmi gördünümüz canlar? Hani kaşlar, gözler çakmak çakmak... Biz işte o adamın izinde yürüyoruz. Ya siz?




İki de film 23 Nisan kutlamalarından, şarkı söylerken: 23 Nisan, Oynaya oynaya


Sunday, April 12, 2009


Bizim buralarda 'Good Friday' ve 'Easter Sunday' yaklaşınca çocukları bir yumurta heyecanı alıyor. Hafta içinde hem evde, hem okulda bir yumurta hazırlama ve yumurta toplama heyecanı vardı.

Cumartesi günü Duru, Deniz Paşa ve arkadaşları parka gidip anne-babalarının sakladığı 'tavşan (?) yumurtalarını' buldular. Duru eve onlarca yumurta ile geldi; içlerinden neler neler çıktı. Fotolar aşağıda:





Pazar gününü de neredeyse tamamen dışasrda geçirdik. Önce Türk okulunda 23 Nisan hazırlıkları devam etti. Bugün bu yılın son okul günüydü. Bol bol şarkı söylediler, ayrıca kendilerine ay yıldızlı tişört hazırladılar.

Son iki haftadır okula top da götürüyoruz; dersten önce, ders arasında, dersten sonra oynuyoruz. Geçen hafta götürdüğümüz büyük topu damdan zor kurtardık, ama bugün götürdüğümüz, çok zıplayan küçük top gitti ve geri gelmedi.

Okuldan sonra Julia ile 'playdate'imiz vardı, ama gitmek istemedi, biz de Le Boulanger'ye gidip sandviç ve Duru'nun son zamanlarda favorisi olan 'clam chowder' yedik.

Dondurmamızı da yedikten sonra, eve gelip top oynamaya devam ettik. Bugün biraz voleybol öğrendik, ayrıca bisikletimizin 'küçük tekerleklerini' biraz yükselttik ki yazın tamamen çıkarabilelim.

Bir de son zamanlarda hala ve Martin'den hediye 'mıknatıslı oyuncağımız var, aslında babanın ama... Neocube adı... Onunla çok fazla zaman geçiriyoruz, ama çok keyifli...


Lavuklar:


Ev eğlenceleri ve ikinci resimde 'azmi' görüyoruz:



Home