bebelog

Tuesday, August 31, 2004


Doga'nin hastaneden birkac resmi ve bir adet videosu surada...

Cousin Doga's pictures and video are here


Monday, August 30, 2004


Duru'nun kuzeni Doga'nin 1 ay kadar erken aramiza katildigi haberini aldik. Doga'nin siyah kivircik sacli, yasina ragmen kilolu (2+ kg) oldugunu ogrendik.

Hosgeldin Doga!

Doga biraz erken gelince, hem bizim ziyaret planlarimiz, hem de annelerin gelisi cok anlamsiz tarihlerde kaldilar. Herkes bir an once Teksas'a gitmeye bakiyor. Duru da ilk firsatta Dallas'a gitmeye calisiyor; babasi bilet bakiyor.

Duru's kuzen Doga decided to arrive a month early. According to information we have received, she has black hair and she weights 2+ kilo.

Welcome Doga!

Travel plans for grand parents and us had to change a little bit. We are all looking to secure tickets to Dallas.




Duru was very happy all Sunday. In the morning Damla, Renin and Kaan came for brunch.

In the afternoon, Elif stopped by to swim and play. Both Duru and Elif went berserk in the mini pool [pictures and video here]. We have also witnessed Duru using her one-month advantage and trying to squeeze and bite, err, I mean, kiss Elif.


Duru'nun Pazar gunu keyfi cok yerindeydi. Sabahtan Damla, Renin ve Kaan geldiler 'brunch'a...

Ogleden sonra da Elif geldi. Kizlari havuza soktuk once, sonra da bol bol oynadilar. Havuzda nasil sapittilar inanmazsaniz, anlatsam... [Resimler ve video burada...] Daha sonra oyun oynarken de, Duru'nun bir aylik farkini kullanarak Elif'i ezerek yemeye, yani, opmeye calistigina tanik olduk. Elimizde resim ya da filmi yok, ama bir dahaki sefere kesin yakaliycam. :)


Sunday, August 29, 2004


Bugun sabah 6 gibi -pasifik saatiyle- telefon geldi Duru'nun teyzesinden... Kuzeni Eylul sonunda gelmek yerine, bir ay kadar onceden gelmeye karar vermis. Aradiklarinda hastaneye gidiyorlardi.

Gun boyunca telefon irtibatimiz (ikinci dunya savasi filmi gibi oldu) devam ediyor. Kuzenin gelisine pek fazla birsey kalmadi...



Cumartesi aksami, Duru arkadas ziyaretine gitti; Elda, Eray ve ablalari Sena ile oynamaya... Genelde kendi kendine oynayan Duru, uc tane arkadasi gorunce bayildi, bayildi. Ikizler Duru'dan 3-4 ay kadar buyukler, yuruyorlar. Ama, onlarin yuruyor olmalari ve salonda bir noktada oburune isik hizinda gitmeleri, Duru'nun onlara 'takilmasina' engel olmadi. Birbirlerinin elinde oyuncaklari kapmalari, Eray'in utanmadan Duru'dan faydalanmaya calismasi :) gorulmeye deger bence...

Ve fakat, Duru'nun babasi yanina almasi gerekn kameralari evde biraktigi icin, saatler suren bu eglenceyi maalesef sizlere sunamiyoruz.


Saturday, August 28, 2004


Duru Cuma gunu ve bugun tek basina alt kattan yukariya 7+2+5 basamagi tek basina cikti. Iyi bir egzersiz olmasinin yani sira, doktoruna gore, merdivenleri kendi basina cikip [kolay] inmesi [daha zor] cok iyi olacakmis. Eger merdivenlerin iki basina koyacagimiz 'aman cocuk dusmesin' kapilari gorevlerini yerine getiremezlerse (yani biz kapatmayi unutursak), Duru kendi basina merdivenleri inip ciktigi icin sorun olmayacak.

Duru'yu merdivenlerin en tepesine oturtunca, inmek yerine siritmayi tercih ediyor. Kicini donup yavas yavas kaymayi nasil ogreticez bakalim...

Bunun yani sira, Duru eglence zamaninin cogunu koltuklar, sehpa ve elektronik aletlere tutunup ayaga kalkarak geciriyor. Koltuklara tirmanmayi -aman deyim- hala becerebilmis degil, ama kaset calari acip karisriyor. Uzaktan kumandalarin hepsi oyuncak oldu hatuna; arada bazilari oyuncak kutusundan cikiyor, o haldeyiz.

Sehpa (yani 'coffee table') cok buyuk ve tehlikeli oldugu icin dun itibariyla kaldirildi. Bugun Ikea'ya gidip carpilinca can yakmayacak orta seysi almaya calistik, ama uygun renkli olani kalmamis. Biz de "salondaki esyalarin renk uyumu tabii ki kizimizin kasindan gozunden daha onemli" deyip almadan geri donduk. Saka tabii, ortada hicbirsey yok, kahvemizi cayimizi elde icicez bir sure, n'apalim?


Thursday, August 26, 2004


Duru bugun kendi kendine oynarken, birkac kez tutundugu yerden ellerini cekip ayakta durmus {'Tay tay'a neden 'tay tay' diyoruz, bu arada?}. Bir sure sonra kendi kendine oturmus. Henuz bir yere tutunmadan adim atabilecek durumda degil tabii, ama birkac ay sonra yurumeye baslayabilir mi acaba?

Biz bir an once -yani akli basina gelmeden (?)- yurumesini istiyor muyuz ki?

While playing with her toys'n'stuff, Duru stopped holding on to something, and stand all by herself from sometime. She was also able to sit down without falling. She wont' be walking any time soon, but could be a few months.

Do we really what her walking all around the house?


Tuesday, August 24, 2004


Hadi yine iyisiniz, resimleri ekleyebildim sonunda... Total Choice Hosting destek servisi canavir gibi calisiyor. Hemen cozdu problemi adamlar...

Thanks to Total Choice Hosting support team, the pictures are up.


Yes, as you all figured out, the last six photos are not there...
After completed a set of actions described here , I fugured that there are some php libraries missing; since, we are hosting our 'gallery' at a pay site and don't have access to root directories, this is going to take a while...


Sunday, August 22, 2004


Bugun babasinin Duru'ya verdigi Mozarela peynirli pide cok yaramadi galiba, yedikten biraz sonra agzinin her yani kipkirmizi oldu [Tam belli olmuyor ama...]. Annesi, ondan hemen sonra verdigimiz ve biraz onceki resim cekilirken yemekte oldugu erigin de dokunmus olabilicegini soyledi, ama daha once yemisti ondan, cok olmasa da...

Tam emin olamadigimiz icin, elinden aldik erigi... Kendine kendine birseyler yemegi cok sevdigi icin -ayrica erigin tadi da var isin icinde- basti yaygarayi...


Gecdtigimiz haftadan birkac tane resim ekleyeyim. Sirasi ile soyle...

- Gecen Cumartesi gunku 'babyshower'dan iki resim: Elif'le bir baska sapsal resimleri, 'muhim durum' resmi... Neye bakiyorlar acaba? Renkli plastik kap olabilir mi?

- Teyzesi ile... Kenarda THY ucagimiz var, arada yemek yerken eglendiriyoruz onunla Duru'yu...

- Dunden uc tane resim: Hanim kiz (babasi kucakta cekmeye calisiyor), su icme tecrubesi,, ve benim favorlerimden biri...


Bugun, Duru Great Mall'a gitti; birkac giysi disinda, anne ve babasi bir seri 'aman cocuk ona ulasmasin' aleti aldilar.

Hani cekmeceler acilmayacak, kapilar tehlikeli olmayacak, cocuktuvalete dusmeyecek ya, o hesap... Alsiklarimiz cogu standart seyler, Safety 1st marka...

Cekmece kilitleri yavas yavas olsa da takiliyorlar. Alt kattaki tuvaleti de hallettik. Yukardaki odalarda acikta fis serisi vardi. Onlari da kapatacak birsey aldim. Somineyi de acilmayacak sekilde kilitledik. Bu isi iyice abartip evi gercek bir kaleye donusturmek olasi, ama bunun pek sonu yok.

Nasil olsa hic yanindan ayrilmiyoruz diye, cok fazlaabartmamayi dusunuyorum. Bir de cocugun ilerdeki hizina bagli tabii... Asil aradigimiz, merdiven kapisini bulamadik. Internet'ten alicaz herhalde...

Bir de 'acaba salonun ortasina buyukce bir oyun alani seysi mi alsak' fikri var, ama Duru'nun onun icinde duracagi cok supheli... Bakalim.

Internet'te bir takim yerler var (OneStepAhead, Child Safety Store, Right Start), ama sattiklari aletlerin bir kismi komik, diger kismi da cok pahali...


Friday, August 20, 2004


Duru bugun 9 aylik olcdugu icin doktora kontrole gitti. Ozetle hersey yolunda... Yemesinde icmesinde bir degisiklik yok. Birkac santim boyu uzamis, yanda yaziyor. Benim tahminim gercek rakam orada gorunenden biraz daha az... 69'dan 71'e falan cikmistir olsa olsa... Yakinda guzelce bir olcum yapip goruruz. Bu haliyle boyu uzun gorunuyor.

Kilosu ise cok fazla degismemis, yaklasik 8.2 kilogram. Bu rakamda cok gercekci olmayabilir. Kilosu olculurken hic durmadi cunku hatun... Son aylarda hareketlendigimiz icin, kilomuz neredeyse ayni kalmis. Tam ortalamaya oturmusuz. Biraz da son hastaliginin etkisi var galiba... Ama bu kadar harekete kalori dayanmaz kardesim... Durmuyor yani...

Bunlarin disinda, geriye yemek konusu kaliyor. Oradada bir sorun yok. Herseyi yiyioruz zaten... Iki tane disimiz var topu topu, ama disimizi gecirmedigimiz meyva kalmadi nerdeyse... Beyaz peynir, yogurt yedigimiz icin cok yakinda inek sutune gecmek olasi... Bir kac aya kadar hazir bebek mamalarini, meyva-sebzeleri bile birakabiliyoruz.

Duru went to see her doctor today. Everything looks good. She is 73.6cm tall; that may be off little bit. She's probably around 71cm.

Her weight is 8.2kg approx. Not much change there. She's not at the average. Possibly due to her mobility, and -in part- her recent illness. She doesn't look like she is going to gain weight, she's moving around a lot.

Her diet is about to change a little bit. In a few months, we will introduce cow milk, and stop baby food and formula. She seems to be ready; she loves to eat everything we eat anyway.


Thursday, August 19, 2004


Hani demistim ya, Cumartesi gunu 'shower'dan sonra Elif'le oynadilar. Iste ordan uc tane resim koymus Elif'in babasi sagolsun. O resimlere link atiyorum burada:

Hanim kizlar, kaplar gelince benim benim diye kapistilar, kaplar kapanin elinde kaldi.

Three pictures from Saturday. Duru and Elif playing... First, they were very
lady-like. Then we had a slight problem with the 'cups', but decided on a sharing plan that may not have made every body happy :)


Son birkac haftadir, Turkiye'de de basladigimiz uzre, yedigimiz seylerden Duru'ya da vermeye basladik. Oyle bizim ictigimiz corbanin icine emek banip verince bayiliyor hatun... Hemen hemen herseyden tadiyor; herseyi seviyor. Amaci burada onu 'buyuklerin yediklerini yiyen' bir cocuk haline getirip, yolculukta misafirlikte aci cekmemek... Turk cocuklarinda bu ozellik zor bulunuyor; biz belki etraftaki komsularin cocuklarina benzer diye cabaliyoruz.

Bunun yani sira, artik yerinde durmaz bir cocuk oldu. Surekli bir yerlere gidesi var. Yerdeyken falan, surekli yaninda durmak sart oldu. Yoksa -ornegin- suratle emekleyerek sephaya dogru gidiyor, kendini cekip ayaga kalkiyor, sonrea baskliyor sehpanin uzerindekiler karistirmaya... Sehpanin ustu de bu aralar cok dolu oldugu icin kendinden geciyor [kumandalar, kitaplar, dergiler, kagitlar, kalemler, bilgisayar, fare...], o arada sahpaya dayali olarak durdugunu unutuyor, hop yere dusuyor. Birisinin kendisini o sirada tuttugunun ya da son dakikada kurtardiginin farkinda degil... Ayrica, favori aktivitelerimizden. yerden yaninda oturan babanin uzerine, oradan koltuga, oradan koltugun arkasina tirmanip duvara ulasmak var. HEnuz duvara tirmanmayi beceremiyoruz ama...

Gorunuse gore Duru'nun cocuklugu biraz babasinin cocukluguna benzeyecek. Bilenler, agliyor bu duruma...

"Ay bir de bu sabah yaptigi birsey var, onu da soylemeden duramiycam kiz!" {dermisim?} Sabah 7.30 gibi saniyorum, saga sola donmeye basladi, annnesi de cikmak icin hazirlaniyor odada hareket var, yavas yavas gozleri acildi. Sonra ilk kiz hemen kicin kicin gidip kalkiyoruz ve oturuyoruz yatagin uzerinde... Kalkti, gozler iyice acildi, beni gordu ve basladi alkis tutmaya... Ben sahsen, bir cocugun gozlerini acmasiyla alkisa baslamasi arasinda sadece 2-3 saniye olmasindan biraz korkuyorum. Zor olucak, zooor!


Gecen Cumartesi'nden bu yana yazmamisim. Biraz is guc vardi da... Sanmayin ki Duru'nun maceralari devam etmiyor.

Pazar gunu, Deniz'i gormeye gitti aksam yemegi icin... Deniz dediysem, oyle Duru'nun akrani falan zannetmeyin. Adam, belki sadece iki aylik olabilir ama, biz ona 'amca' diyoruz. Adamin yuz gorunusu, yuz ifadesi tam bir -nasil desem- emekli albay... Hatta biraz daha inceleyince adamin, 'karaci' oldugunu bile cikarabiliyorsunuz.

Oyle bir surat yani... [Neden fotografi yok bende bu adamin?] Cok ciddi, arada guluyor, ama kafasindan kesin 'ulan cicekleri de yeni sulamistim, cocuklar oradan bisikletle gecmeyin toz oluyor, rahat vermediniz su yazlikta canim yaa..' falan diye dusunceler geciyor bence...

Bu durum tabii, Duru'nun 'Deniz Amca'nin oturdugu sallangacli seye giderek, onun ayaklarini yemeye calismasina cok engel olmadi. Sallangacli seyin, sallan kisimlarina kurcaladi biraz...


Saturday, August 14, 2004


Bugun, Duru pek yakinda dogacak olan kuzeni Doga'nin 'baby shower'ina katiliyor. Babasi yukarda is (?) yaparken hanimlar asagida ufak ufak eglenceye basliyorlar. Asagida annesi, halasi, teyzesi, Fatma hanim, ve ufak ufak gelemeye baslayan baska teyzeler ve Duru'nun arkadaslari var.

Hastaligi (bu arada altinci hastalik oldugundan eminiz, gecen gun ensesinde kalan kizarikliklari gordum; aynen internetteki resimde gordugum kizarikliklara donusmuslerdi) gecince ve de seyahat yorgunlugunu (?) uzerinden atinca, Duru'nun davranislarinda kayda deger duzelme oldu. Artik, durduk yerde vizildama kalmadi.

Gunduzleri guzel uyuyor, guzel yiyor. Ayrica, babasini gorur gormez onun kucagina gitmek istiyor, kimin kucaginda olursa olsun. {Babasi bu durumdan oyle memnun ki...}

Gecen Persembe aksamustu babasi ile oynarkenki hali burada ve burada... Goruldugu uzre, keyfi cok yerinde...

Today, Duru attended her soon-to-be cousin's baby shower (or is it her aunt's; I'm not too clear on that). She got to play with Elif afterwards.

I am not sure that her problem this week was the 'sixth disease', the remaining spots looked like exactly what I saw on the web. Since mid-week, she's doing fine.

She started to ask for her dad when she's on someone else's lap. That's news to me, but very good news :)

Few pictures from last Thursday are here and here... AS you can see, she's doing fine.


Wednesday, August 11, 2004


Duru'nun uc gun suren atesi Pazar gunu normale dondu. Pazartesi gunu ise boynu, ensesi, az biraz yuzu, sirti ve gogsunde kirmizi lekeler cikti. Bugun de iyice kayboldular. Hemsireye bakilirsa 'roseola infantum' (altinci hastalik, uc gunluk ates) olabilirmis.

Kirmiziliklar cok kabarik degildi, ben sahsen emin degilim altinci hastalik miydi. Kabarikliklar hafifti; tum diger belirtiler vardi ama... En azindan su anda iyi, keyfi de yerinde... Bu aksamustu annesinin kucaginda cektigimiz bir resmi burada...

10-15 gunluk bir 'incubation' suresi varmis bu hastaligin; demek ki Turkiye'de kapmisiz virusu...

Bu arada, hastalik solunum yollarindan gectigine gore, ve alti ay ile iki yas arasindaki cocuklari etkilendigine gore resimdeki arkadaslarin bir hafta icinde ayni hastaliga yakalanmalari cok mumkun... [Bakin bakalim sizin cocuk da bu resimde var mi? :]

Duru's fever returned to normal on Sunday after exactly 72 hours, and on Monday, we saw some red spots on her body. Today, all redness is gone. According to her nurse, it could be 'roseola infantum' (sixth disease, three-day fever).

The red spots did not look like roseola spots; but, she has all other symptoms. Anyway, she's OK now. Here is a picture from this evening.

Based on 1-15 day incubation period, she probably got the virus in Turkey.

Also, since this virus is transferred thru respiratory tract, and affects children between 6 month and 2 years, all the children in this picture may have the same symptoms in a week or so. [Please check to see if your child is in this picture :]


Sunday, August 08, 2004


Duru'nun Pazar ogleden sonra dusen atesi bir daha cikmayarak bizi sevindirdi. Aynen doktorun dedigi gibi 72 saatte bitti acilarimiz... zannederken, Duru'nun hastaligi sirasinda 'gelistirdigi' mizmizlanma hali, bugun de biraz devam etti.

Istedigi birsey oldugu zaman hemen zirliyor. Bu davranisin kalici olmadigini dusunuyoruz, umuyoruz.

Pazar aksami, atesi de dusunce, Damla Abla'sinin dogum gunu partisine gitti. Yeni ortamlar, yeni insanlar keyfi biraz yerine geldi. Arada elimizden kasar peyniri ve meyva yedi. Ayrica, Serhan, Atahan, Boran ve Emre abilerinin kosusturmasini seyretti, gaza geldi; babasinin kucaginda ellerini sallaya sallaya onlarin pesinden gitti.

Resimler burada...

Fever's gone on the 71st hour. She's not a happy baby though.

Duru also went to Damla'a birthday in the evening. Some pictures...


Bugun sabahtan atesi dusmus olan, keyfi yerinde olan, ama yine de cok birsey yemek isteyen bir Duru ile karsilastik (?). Annesi oglen gibi disari cikarken bana birakti onu... Annesinden bir 10 dakika sonra mizmizlanmaya baslayan Duru'yu uyutmak, su icirmek, birseyler yedirmek, hatta mama vermek bile olasi degildi. Ne oyun, ne eglence, ne DVD, hic birsey para etmedi. Istedigini yapiyorsunuz, bir iki dakika sonra yine mizmizlaniyor. Uykusuzluktan kivranirken, belki 'annesinden sut emer' diye dusunup, annesini yardima cagirdim.

Biraz sut icti. Ayrica formula da icmis. Ama uyutmayi annesi dahi beceremedi. Cok az atesi var, ama surekli mizmizlaniyor; 'acaba bir derdi mi var' diye dusunuyor insan...

Ben bunlari yazarken, hatun annesinin elinde birseyler yemeye calisiyor (?). Toplarladi iyice ama, biz de telef olduk yani...


Saturday, August 07, 2004


Gun boyunca atesi biraz daha yukseldi, ama keyfi cok yerindeydi. Cunku, Elda ile Eray'in dogum gunu icin parka gittik. Yedik, ictik, yerlerde debelendik.

Disarda olunca ve de parkta yeni bir suru sey gorunce, Duru'nun keyfi yerine geldi. Ilk kez salincaga bindi (1,2)ve gorunuse gore cok sevdi.

Ayrica, kendi yasinda bir dolu bebegi gorunce hafifce sapitti bile denilebilir. Bir noktada yayginin ustunde {Simav'da boyle derler} Elif'in kafasinin isirmaya calisiyordu. Biz Turkiye'den alisigiz bu davranislara, sevgi gosterileri bunlar; ama arkadaslara durumu anlatmak zor oldu.

Cumartesi gununde resimler burada... Ayrica Elif'in sayfasinda da bir dolu resim var.

Duru's fever went up during the day, but she was OK because she went to Elda and Eray's birthday party at the park.

She tried the swing for the first time, and we think she liked it. (1,2)

She also liked to be with other children her age (OK, month :). At some point, she was trying to bite Elif.

Here are some pictures from Saturday. Also, there a a few (50+) pictures at Elif's page.


Duru'nun atesi inmise benziyor. Gece her iki saatte bir kontrol ettik, annesi surekli ayaktaydi. Sabah bana devretti, biraz uyudu. Duru ile oynadik, DVD seyrettik, sonuna dogru biraz formula ictik. Sonra uyuduk, ya da ben oyle sandim, yatagina koyar koymaz uyandi. Annesi emzirip uyuttu yine...

Kulaktan atesini olctugumuzde yaklasik 99F gorunuyor atesi, ilacsiz... Demek ki yavas yavas geciyor hastaligi...

Babasi ona sabah MFO dinletti, Duru cok sevdi.

Duru's fever seems to be going down (99F). Her dad played some MFO for her, and she liked it.


Friday, August 06, 2004


Duru'nun atesi bekledigimiz gibi hemen dusmedi. Cuma aksami halen atesli... Ogleden sonra annesi ile doktora gitti, atesi cok yuksek olmasa da... Tahminlere gore virutik bir durum (ama hangi virus?).

Bu aksam ne kati mama, ne su, ne de ilacini almak istemedi. Biraz zorlandik. Birkac ugrasinin sonunda, tam olarak bilemedigimiz miktarda ilaci agzina bosalttik, su da icti. Bunlarin disinda sut ve formula ile besleniyor. Annesinin eline tutusturdugu 'finger foods' kilikli seylerle de arasi cok iyi degil...

Su anda yukarki odada bagirip, cagirip egleniyor teyzesiyle...

Duru's fever did not go down quickly. She visited her doctor Friday afternoon. It may be a virus (but what?).

She refuses to eat, drink or take Tylenol. We're having a little bit of trouble. We managed to give her some Tylenol, amount unknown; she's been 'wiggling.' Right now, she's shouting and having a lot of fun with her aunt.


Dun aksam babasi eve geldiginde Duru'nun birazcik atesi vardi, 38.4C civarinda... Cok yuksek olmamasina ragmen, ensesi ve sirti cok sicak oldugu icin -bir de tecrubesizlik var tabii- babasi biraz heyecanlandi herhalde... Annesi ile beraber doktorunu arayip, biraz Tylenol verdiler atesini kontrol altinda tutmak icin... Telefondaki hemsire 'ates 105F'a cikarsa getirin' dedi.

Gece boyunca atesini kontrol ettik, genelde hareket halinda oldugu icin cok da meraklanmadik ama ilk ates tabii... Her dort saatte bir Tylenol aldigi icin atesi cok artmadi, bir ara gece 39C'a yaklasti.

Sabah su anda atesi 37'ye dogru iniyor. Biraz kati mama yiyor, dun aksamki yemegini kacirmisti. Bir de annesi eline 'teething biscuits' verdi, onunla oynuyor. Uyuyup da buyurse, yok, atesi duserse, cok sevinecegiz.

Biz heyecanlandik ama o hasta oldugunun farkinda degil, oynuyor.

Duru had a little bit of fever yesterday evening. Due to inexperience, :) her dad was a little bit worried. Calls to doctors were made, Tylenol was used. Her temprature was around 38C all night long, but we haven't seen 39C.

This morning, it seems to be down a little bit, but it could be Tylenol. She looks OK, and ate a little bit of her breakfast, and nibble her 'teething biscuit.' She doesn't know that she's sick; she's playing now.


Thursday, August 05, 2004


Yukaridaki baslik Istanbul'da Kadikoy'den Bakirkoy'e gecerken 6-8 yaslarindaki bir kiz cocugunun bana yonelttigi bir cumle oluyor. Oykusu asagida, benim son birkac haftadir rahat birakmayan basit bir olay... Insan baba olunca, bu tip seylere daha duyarli oluyor belki de...

Son uc haftadir, aslinda neredeyse bir yildan beri, "eglencenin bini bi para" konulu notlar dusuyorum bu sayfaya... Duru'nun ne kadar eglendigini, ve de ne kadar sansli oldugunu yazip duruyorum, siz de okuyorsunuz.

Bu kez biraz keyifsiz birsey yazmayi dusunuyorum. Cok uzun zamandir aklimda... Istanbul'da bir gun Kadikoy'den Bakirkoy'e gecerken gordugum bir kiz cocugunu yazmak istedim. Beni oradayken cok etkilemisti, buraya dondukten sonra da hala hatirlayip duruyorum. Burada kaydi olsun istedim. Bunlari yazan sahsimin, okuyan sizlerin ve ilerde tahminen yazdiklarimi gorunce 'ama babaaa' diyecek olan Duru'nun, hayatin, hayatimizin {ve hayatinizin} bebelog'dan ibaret olmadigini gormesini istedim.

Bilerek ve isteyerek bebelog'dan 'kotu, uzucu' seyleri uzak tutuyorum, ama bunu yazmam lazim.

Hafta ici bir gun, babamlarla tapu dairesindeki isimizi bitirmisiz, beni Altiyol'da biraktilar, biraz Kadikoy'u gezdim, oradanda deniz otobusu ile Bakirkoy'e gececegim. Benim vizir vizir calistigini sandigim deniz otobusu tek tuk calisiyor Bakirkoy'e...

Kalkisa cok var ama, nasil olsa turistim, yanimda okuyacak gazetem de var, hava da fena degil, jetonu atip giriyorum bekleme salonuna... Iki numarali yolcuyum. Biraz sonra yolcularin sayisi 10-15 oluyor.

Hemen ortalikta kucuk bir kiz beliriyor; yasi 6 da olabilir, belki de 8 civarinda... Boyunun yasitlarina gore kucuk oldugunda eminim. Ustu cok temiz degil, yuzu de... Elinde bir adet karton kutu var, icinde birkac tane sakiz paketi... Sira ile hepimizi geziyor. Sira bana gelince, herkes gibi ben de 'istemiyorum' diyorum, gecistiriyorum; gazeteme donuyorum.

Birkac saniye sonra gazeteyi birakip, kizin nerede olduguna baktim; gecistirmistim ama, bana ve digerlerine sakiz satmak icin soyledigi cumle cok ilgincti: 'Bir dakika size birsey soyleyebilir miyim?' Benim alistigim cumleler genelde 'abiieaa, sakiz al yeaaa..' seklinde oluyor.

{'Acaba onbinlerce dilencinin olusturdugu ve dilenci basina ayda 600 dolar para akisi olan endustrimiz kendini gelistirdi, bu cocuklara da yeni bir egitim mi veriliyor' diye dusunuyor insan... Bu arada 600 dolar rakamini atmiyorum, ortalama rakam bu, gecen gun gazetede vardi: "ATO'nun 'Dilenen Turkiye' dosyasina gore, ulkede dilenci sayisi yaklasik 50 bine ulasmis durumda. Buna gore her 1400 kisiye bir bilenci dusuyor. Aylik ortalama kazanclari 750 milyon ile 1 milyar lira arasinda degisiyor (1 dolar = 1.44 milyon TL) Sektorde (ne sektoru lan?) bir yilda yarim katrilyon lira donuyor."}

Uzaktan kizi seyrediyorum, kenara oturmus, hepimizi gezdigi icin yeni yolcularin gelmesini bekliyor. Elindekilerle oynuyor, ama nasil desem, 'soylu' bir havasi var. Tanimi tam bulamadim. Karton kutudaki sakiz paketlerini tekrar tekrar diziyor. Yapacak is ariyor kendine sanki... Cok akli basinda bir havasi var. Biraz daha seyrettim, sonra bir ara yanimdan gecerken cagirdim geldi. Kaca verdigin sordum sakizlari, 'Ne kadara istersen?' dedi. Sakiz istemedigimi soyleyip, yukluce para verdim. 'Cok tesekkur ederim' dedi. Birkac sey daha soylestik, ama su anda ne konustugumuzu hatirlamiyorum.

Kizin Turkcesinin guzelligine hayran oldum resmen... Bu kadar duzgun konusani kentte kolay bulamazsiniz. Kurdugu cumleler zaten bekledigimin cok otesinde... Sirayla butun yolculari gezip sakiz satiyormuscasina dilenen bu kucuk kizin Turkcesine ve tarzina inanamazsiniz. Sans verilse kesinlikle okuyacak ve cok basarili olacakmis gibi diriyor. Zekasinin, civrakligini, kisiligini kizin gozunden ve hareketlerinden anliyorsunuz. Sonra da etrafta gezip 'bir dakika size birsey soyleyebilir miyim?' dedigini goruyorsunuz. Yarim saatten fazla ordaydim, herkesi gezdi. Eger birinden para alirsa, bir daha rahatsiz etmiyor o kisiyi; benim onumden gecerken bir iki kez durmadi, ama gulumsestik.

Kizin farkli oldugunu cevrede birkac kisi daha farketti. Cunku 'acilis cumlesi' bile bir baska... Dinleyip biraz para verenler oldu.

Ben kafamda, acaba ne kadar para toplamasi gerekiyor bir gunde, hangi rakamin altinda kalirsa dayak yiyor, parayi abasina mi goturuyor, yoksa baska birine mi, verdgim banknotu cebinde polis bulsa caldi sanirlar, ve benzeri soru/senaryo gruplariyla mesgulum... Iki kurus para vermisim, ama bunu kiza en ufak bir faydasi yok ki... Elinden alacaklar. Acaba giyecek getirip versek mi? Onu da alirlar elinden... Goz gore gore yazik olup gidiyor kizcagiza ve benim o noktada yapabilecegim hicbirsey yok nerdeyse... Ona dogrudan yardim edemiyorum.

Deniz otobusu yanasti, herkes one yigildi; ben sona kaldim kiza bakmak icin, ama o tahminen baska bir yere gitti hemen. Bizim grupdan artik para toplayamayacagini biliyordu herhalde... Sonradan insanin aklina neler geliyor. Keske sorsaydim, her gun mu boyle geziyor, okula gidiyor mu, parayi ailesine mi goturuyor diye... Ismini bile bilmiyorum. Yanimda kamera vardi, fotografini cekmek istedim. Ama elim gitmedi. 'Calisan adami ofisinde rahatsiz etmemek' ile 'safari de miyiz abi?' arasinda bir his bu, bilmem anlatabiliyor muyum? Isim yok, resim yok bu yazida o yuzden...

Bunlari dusunurken, bir anda kafama dank etti. Belirli bir birikimi olan, zeki olan ve herseyden once cocuk olan vatandaslara teker teker yardim hemen hemen olanaksiz... {Aslinda neden boyle olmak zorunda olsun ki... Herkesin cebinde carcur edilecek para var valla... Da, konu parayla bitmiyor, sans tanimak lazim.} Bu kiz sadece biri, daha gelecegiyle oynanan kac cocuk var? Insanin 'devlet nerde lan?' diyesi geliyor. Acima duygusunun yerini hinc aliyor; dusundukce sinirleniyorum.

Her ulkede yonetimlerin birbirinden luzumsuz seylerle ugrastiginin farkindayiz da {120 km hizla giden treni millete 'hizli tren' diye kakalamadilar mi? Hem de yuzlerine gozlerine bulastirarak? 'Hizli tren'den kactik geldik, burada da binlerce komite, son dort yilin yanlislarini bulmaya calisiyor. Dinciler iyice azitmis durumda zaten...}, yine de insan 'devlet nerde' diyor iste...

Firsat verilse onunde durulamayacagini dusundugum 'cin' bakisli cocugunu sokaklarda, afedersiniz altina isemis oldugu pantolunu ile {bana en cok bu koydu galiba}, tanimadigi insanlardan para dilenmek zorunda birakan devleti, birakalim devleti, halki Avrupa Toplulugu'na almazlar canim... {Birakin AT'yi, bu goruntulere sirtini donen adami cennete de almazlar.} Alsalar bile, sizin girecek yuzunuz olur mu?

Ne yapalim derseniz, valla... Istanbul'da olup da yolu Kadikoy-Bakirkoy deniz otobusune dusenler bu kizcagiza yaninda birseyler gotursun. Sirf para olmaz, belki giysi?

Yolunuz dusmez oraya, is guc hesabi, o zaman, soyle bir kurulus var; cocuklariniza her oyuncak alisinizda, farzedin fiyatin yuzde 5-10 daha pahaliymis, aradaki farki onlara gonderin. Isimleri de guzel...

Umut Cocuklari Dernegi


Duru en sonunda normal uyku duzenine dondu galiba; aksam 9'dan biraz once yatip sabah 6.30 gibi kalkti bugun... Demek ki bes gun gerekiyormus uyku saatlerinin ayarlanmasi icin... Sabah once annesini sonra teyzesini yolcu etti, onlardan biraz once Fatma teyzesi geldi. Simdi -ac oldugunu dusunerek- biraz kati mama veriyoruz. 'Mam-ma' deyip duruyordu surekli, acikmistir dedik.

Annesinin aylardir pompalayip buzdolabina kaldirdigi ve Duru'nun gunduzleri ictigi sutler bugun bitiyor. Son iki torbayi bugun kullanacagiz galiba... 8 ayini doldurdugu icin, gunduzleri annesi isteyken sut icmese de olur herhalde... Aksamlari ve geceleri devam etse yeter. Annesi bir yasini doldurana kadar sut vermeye niyetli sanki... [Kadin olmak zor valla...]

Bu sabah teyzesi Duru ile babasinin resmini cekti. Ikisi de kirmizi beyaz giyinmisler gece yatarken...

Duru woke up around 6:30AM today. She took five days to adapt to PST.

Today is also the day when the last stored milk bag will be consumed.

A red and white picture...


Wednesday, August 04, 2004


I know that I haven't been writing any notes in English since early July, and if you cannot read Turkish, bebelog does not make sense for you anymore. I had decided to take a vacation from English during our Turkey trip. :)

Here is a short version of what I have been writing during the last three weeks or so:
- On July 9th, Duru flew to Istanbul, Turkey, for a three week vacation.
- All pictures are here
- The next day, she travelled to Behramkale/Assos to stay at my parent's summer house.
- Five days later, she went to Yeni Sakran, to stay at Pinar's parents' summer house. - She played in her small pool. The water was a little bit cold for her.
- For the last 10 days, she was in Istanbul.
- Her grandparents spent as much time as possible with her. She played with them a lot; she learned a few new tricks, such as sitting by her self, crawling better, clapping hands, etc.
- She ate tomatos and yogurt for the first time, and like them a lot.
- She met some of her close relatives, mother's and father's site, and played with her second (?) cousins. [Her father's and mothers' cousins' children, etc.]
- She visited Assos, Sakran, Foca; and in Istanbul, went to Ortakoy, Etiler, Besiktas, Suadiye, Goztepe, Kucukyali, Acibadem, Park Orman, and few other neighborhoods.
- She seems to have associated 'mamma' with food.

She was jetlagged for the last few days. Her sleep periods are OK now.


Tuesday, August 03, 2004


Duru tatilden geldiginden beri Jetlag'den tam kurtulamadi. Her ne kadar buradaki hayatina alismis olsa da, uyku saatleri biraz kaymis durumda... Son iki gecedir sabaha karsi 4 gibi uyaniyor, bir iki saat ayakta kalip tekrar yatiyor.


Sunday, August 01, 2004


Sabah 6'da uyanan Duru, bir iki saat annesi ile oynayip birseyler yedikten sonra biraz daha uyudu. Sonra annesi dinlenirken babasi ile tatilde gelen mektuplari acti, faturalari odedi. O sirada iki tane Baby Einstein videosu seyretti, ama nedense pek ilgilenmedi. Tatilde 'interaktif' oyunlara alismis olmali, diye dusunuyorum.

Sabah altini degistirirken aglamaya basladi, annesi de o sirada asagiya iniyordu. merdivenlerden seslendi Duru'ya... Kiz bir sagina, bir soluna bakti. Annesi yok. Arkasina bakti, hala ses geliyor ama annesi yok. Kafasi karisti. Kizim uc hafta icinde yukariya bakmayi unutmus resmen... Cok garip bir durum...

Daha once yazmis miydim, Duru son uc-dort gundur isaret parmagini kullaniyor.

Tatilde ayrica, kicin kicin gidip kendi kendine oturmayi, el cirpmayi, sarki soylenince oynamayi [valla!] ogrendi hatun... Bir de emeklemek yerine ayaklari uzerine kalkmaya calisiyor.

Tatilin ilk gunu 'cok simartilacak' yazmisim. Her ne kadar sonsuza yakin ilgi gormus olsa da, onlarca insandan, kizin psikolojisi (?) cok bozulmadi galiba... Dun aksam eve geldigimizde teyzesinin, enistesinin kucaginda dertlenmedi. Insanlari yadirgar bir hali yok; acikinca yemegini de yiyor.

Bir de su jetlag'i atlatabilirsek -ogleden sonra yatti, saat 7 oldu, hala uyuyor- iyi olacak.


Home