bebelog

Saturday, February 21, 2009


Cuma akşamı Duru'nun halası Gün ve Martin geldiler, oyun oynamaya... Beraberlerinde dev bir yapboz getirmişler. 3x1.5m kadar büyüklükte, 252 parçadan oluşan bir dünya haritası... Babayla anne dışarıya çıktılar, filme gittiler (He's not that into you, 'chick movie' ama güzeldi valla...), Duru'lar da hep birlikte yapbozu bitirmişler. Biz geldiğimizde Duru ayaktaydı, bulmacanın son parçaları tamamlanıyordu.

Halen odada yerde duruyor. Bugün biraz hastacaydık, hafif ateşli, evde kaldık. Yapboz bebekler için çok güzel bir buz pisti oldu, çorapla üzerinde kayılıyor da...

Akşam ayrıca her beraber Carcasonne oynamışlar. İki hafta önce Martin ve Gün'den öğrenmiştik oyunu, o zamandan beri heyecanla oynuyoruz. Dün akşam, oyun uzayınca sıkılsa da, Duru da oynamış.

Bugün akşam yemeğine kadar içerdeydik. Neredeyse oynamadığımız oyun kalmadı. Akşam yemeği için uWink'e gittik. Hem yedik, hem oyun oynadık. Duru beğendi tabii bu restoranı; her masada iki tane ekran var. Hem yemek ısmarlanıyor, hem de yemeği beklerken oyunlar oynanıyor vs.

Labels:



Wednesday, February 18, 2009


'Dr. Seuss'u bilenler ve dolayısıyla hayran olanlar hatırlayacaklardır, bu serinin özelliği tüm metinlerin kafiyeli oluşu... Bir de sözcükler basit olunca, çocuklara çok faydalı oluyor. Ayrıca, çok güzel de 'mesajı' var bazı kitapların...

Dr. Seuss kitaplarından 'Hop on Pop'ı okuyorduk geçen gün, sayfaların tamamını kendi başına okuyordu neredeyse düdüş... Bir kez daha Dr. Seuss'a hayran oldum. Arada 'palo alto'mu yazıyor orada' gibi sorular da geliyor. Kindergarten zamanı geldi de geçiyor çocuğun...

Geçen hafta içinde Gün ve Martin'le beraber 'prenses oyununu' oynarken bir fotoğraf... Oyun çok kolay, piyonu gezdirip micevherlieri ilk toplayan kazanıyor.


Bir başka foto da okuldan arakladığı çin işi elbise ile... Fonda da son zamanların favori 'uygulamalarından' marshmellow'dan heykellerimiz var. Yanında komik bir foto daha, annesi sabah evden çıkarken çekmiş:


Hafta sonu Cumartesi bizde akşam yemeğine Duru'nun Türk yaşıtları geldiler. Yukarda ve aşağıda eğlenenlerin iki fotosu:


Geçen gün yazdığım 'marshmellow' ve kürdandan kibrit olayına akşam yemeğinden sonra tekrar daldı Duru, onun fotoğrafı:


Siz ana okulu hocası öğretmeni olsanız, çocuklardan biri bunu yapsa kendi başına, paniğe kapılmaz mısınız? Evdeki başka oyuncaklarla yaptık oradan öğrenmiş Duru, kendinden böyle birşey çıkarsa, o-hooo... Akşamdan bir enstantane daha:


Pazar iki doğum günü kutlaması vardı. Ancak birine gidebildik. Evden çıkmadan önce Duru'nun şaklaban bir hali:


Peter'ın doğum günü buz pateni yaptığımız yerdeydi, önce paten yaptık, sonra pasta yedik, sonra yine paten yaptık:








Pazartesi müze eğlencesini atladık, dışarı çıktık. Hatta alışverişe gittik, yağmura rağmen, yürüyerek...

Benim kızım, babası kılıklıdır, hiç susmaz yolda yürürken... Anlatacak çok şeyi var onun...


Thursday, February 12, 2009


Duru Çarşamba günü doktora gidip 'booster' aşılarını oldu. Devlet okulları başvuru fromları ile birlikte aşı kağıdı da istiyor, geçen yıldan hatırladığımız/ hatırlayabileceğiniz üzere...

Haftaya okul formları gideceği için dört tane aşı birden olması gerekmiş... Gıkı bile çıkmadan hepsini olmuş. Aşıdan benden daha az korktuğunu biliyoruz zaten onun... Akşam biraz ateşimiz çıktı azıcık, o kadar...

Yarın sabah gidip tüberküloz aşısı kızarmış mı onu göstericez (yeri bile belli değil valla...), oradan okula gidip arkadaşlarımız ve öğretmenler için hazırlanan 'Sevgililer Günü' kartlarımız dağıtılacak.

Bugün okuldan almaya gitmiştim onu; erken vardım, trafik az bugünlerde buralarda... Marshmellow ve kürdandan çeşitli şeyler yapıyorlardı. Çok serbest çalıştıklarını biliyoruz, ama Duru'nun önünde üzerinde çalıştığı bir küp vardı ki ögretmenler ufaktan panik bile olmuş olabilirler. Ben aktıvite sonrasında evde böyle mühendis geyikleri ile uğraştığımızı, o sırada benden görmüş olabileceğini söyledim. Yoksa çocuk mühendis mi olacak? Yazık ona :)

Geçen gün elime Duru'ya 'keys'den verdikleri 'sertifika' geçti. Ziyaretini bitiren çocuklara vermişler herhalde, Duru'nunkinin 'cesaretinden dolayı' imiş. Ben bırakırken hafifçe iç geçiriyorduk da, herhalde ondan vermişler.

Geçen gün de okula benden habersiz evde yaptığımız diş fırçası robotunu götürmüş... Çalıştırmamışlar, ben alırken onu çalıştırdık kısa bir 'demo' oldu. İlerdeki haftalarda zaman bulabilirsem, Lego robot yapıp götüreceğim. Eminim çok eğlenecekler. Diş fırçasından robot nedir derseniz, internetten bir örnek aşagıda:



(www.evilmadscientist.com)


Monday, February 09, 2009


Önce geçen aydan birkaç not...

Geçen ayın sonunda Little Gym'de 'mezuniyeti' vardı Duru'nun... Dönemün sonu olduğu için herkes gösteri yaptı anne babalarına ve madalya aldılar bitirdikleri için :) Little Gym'i seviyoruz biz, Duru her seferinde koşa kosa gidiyor buraya...



Koza-kelebek rutini:


Enerji fazlası olan çocuklar için birebir:


Kameranın pili bitti, en son bu çıkmış. Dönemi bitirme ödülü madalyalar:


Aynı Cumartesi günü Deniz Paşa'larda... Üç silahşörler yemek yerken:


Ertesi gün Ella bizdeydi, prenses mrenses derken öyle geçti:


Bir sonraki (yani geçen) hafta sonu okul aktivitesi buz pateni... Duru dinlenirken, ve anneyle kayarken:


Geçen hafta Bahar'lardayken birkaç foto... Hava mı soğuk da hep beraber içerdeyiz, ailecek derinlemesine birşeyi incelerken:


Bu hafta sonu ise Cumartesi ve Pazar günü iki aktivite, Duru'nun bana asistanlık yaptığı bir büyük costco alışverişi, birden fazla doğum gününden oluşan dev bir programla geçti.

Pazar sabahı Los Altos Community CEnter'daki Türk Okulu'ndan birkaç foto... İStiklal Marşı ve 'Andımız'dan ne anladığını tam bilemiyoruz ama, en azından hepsi Türkçe... Derste de çiziyorlar, yazıyorlar az biraz, Türkçe şarkı söylüyorlar:


Okuldan sonra Sophia'nın doğum gününe gittik. Duru'nun en favori arkadaşlarından Sophia çok iyi anlaşıyorlar. Yine bir 'gym'de idi doğum günü:


Hala farketmediysenizü Duru için doğum pastası kısmı olayın çok önemli... Dikkatimi çekti en pastaya çok yakında oluyor doğum günlerinde:


Bir doğum gününden öbürüne atlamışız. Ece'nin doğum gününden enstantaneler... Annelerine musallat olan 'uydu cocuklar Kayra, Lara ve Duru; 'hep beraber bir fotonuzu alayım' dedik, yakaya yakalaya sağdakini çekebilmişiz. Kayra küsmiş güdüyor, Lara 'camera shy', Duru hiç kaçırmaz böyle bir fırsatı:


Görüldüğü üzre Duru pastaya sıfır noktasında, hatta kendinde üflüyor bile:


(Diyeceksiniz doğum günü çocuğu ve ailesinin fotoları niye yok. Benim pasta sırasında video çekme görevim vardı da... İyi foto yakalayamamışım.)

Bunca eğlencenin üzerine, arada uyuklamış da olduğu için, Duru yatmadan önce kudurdu. Türk okuluna her gittiğimizde söylediğimiz için İstiklal Marşı -en azından müziği- aklımızda yer yapmış, sözlerini uydurarak onu söyledi yatakta zıplaya zıplaya... Ama nasıl uyduruyoruz sözleri... Amerika'da büyüyen bir çocuk için de o kadar zor ki, hem eski kelimeler var, hem sözcükler aradan kesiliyor, anlamını kavramasına olanak yok. Marş rezil oldu, ama çok eğlendik.

Bu arada Duru dinlediği şarkıların müzik ve sözlerini üç beş tekrarla aklında tutabılıyor. Ben yapamadığım için, hayranım bu becerisine... Çok da mennunum, yüzmeyi çözelim (son rapor, fiziksel olarak yüzebilecek durumda ama 'mentally' hazır değil...) arkasından müziğe başlıycaz kesin, çok geciktirmeden...

Bu arada, Duru son zamanlarda öğrenmeye sardırdı. Ne demek istedim? Evdeki takvimdeki her ayı nasıl okuyacağını öğrenmek istiyor, bize tekrarlatıyor. Arada Junuary, Septuary gibi komikliklerde oluyor.

Takvimle 'oynarken' doğum gününü gösterdim. 8 Ocak'ı gösterdim. Hemen doğum gününe kaç gün kaldığını saymak istedi. Dedim 'biraz uzun sürer, uykuya yatman gecikir, o kadar uzun sürebilir yani...'

Yine de başladık; 178'e kadar devam ettik, hiç ses etmedim. Sonra ona istersek hepsini teker teker saymamıza gerek olmadığını, 178'den sonrasını kalan aylardaki günleri toplayarak hesaplayabileceğimizi anlattım. 'Toplamanın faydalarını' görmüş olduk. (Bir umut belki mühendis olur :)

Pazartesi sabahı yine hafifçe ağlayarak gittiğimiz okul ziyaretinden 'ben Keys'e gitmek istiyorum' şeklinde dönüldü. Çıktıktan sonra yemeğe gitmişler annesi ile, yemekten sonra geri dönmek istemiş, o kadar sevmişiz yani... Çok istenen okul bu Keys, hakikaten çok iyi öğretmenleri ve öğretim yöntemleri var, adam yetiştiriyorlar, ama 'tuition' çok acı kardeşim... Kabul edilmek de çok zor... Görücez.


Home