bebelog

Sunday, March 29, 2009


Geçen günkü toplu fotoya değineceğim. Hafta sonu evdeyiz, Duru annesinin tek bir kutuya koyduğu toplarını getirdi. Çok eğlendik topları dizdik, top savaşı yaptık vs... O sırada farkettik ki Duru'nun gereğinden fazla topu var. Topun 'toptan sayılabilmesi' için şu şartlar gerekiyor: Yere atınca zıplaması, içerde ve dışarda oynanabilmesi (içerde oynanmaması gerekenler buna dahil), ve yuvarlak olması :)

Bu şartlara göre, dün alınan dev top dahil, şu anda evde Duru'ya ait olan büyüklü küçüklü 35 adet top mevcut... Dev topumuz çok güzel zıplıyor ve Duru'nun ayağını acıtmıyor. Arkada futbol oynayken, Bahar'lara gitmeden önce ve sonra:



Bahar'ın doğum gününden bir seri foto (Duru'nun pastaya yakınlığına dikkatinizi çekiyorum):




Geçen gün oul için Bowman'a kara verdik, rahatladık. Keys'den de kabul geldi, ama Bowman'ın anne-babalar açısından daha az çaba istemesi, daha ucuz olması ve tüm yıl boyunca açık olması açıkcası çok etkili oldu. Ben yine de emin olmak için Duru'ya birkaç soru sordum; kendi keyfimiz için de onu yanlış okula göndermiyelim. Okulun bahçesini (evet bahçesini, sonuçta 'kindergarten'dan başlıycaz okula, en önemli kısmı bahçe herhalde...), sınıflarını, öğretmenlerini, diğer çocukları sordum ona, hangi okuldakini daha çok sevmiş diye... İkisinin de bahçesini, sınıflarını, öğretmenlerini sevmiş... Diğer çocuklar konusunda kayda değer bir yorum yapmadı, ama Bowman'da iki yarım gün geçirdiği için orada arkadaş edindiğini biliyoruz. Bowman'ın bahçesini ve sınıflarını Keys'den daha çok sevmiş ama... Biz kendi adımıza Keys'deki hocaları ve genel havayı da çok iyi bulmuştuk. Bowman ve Keys arasındaki en büyük fark da Bowman'da sınıfların düzen ve sessizliğiydi. İki okulda da benim en çok hoşuma giden ise tüm öğrencilerin aklı başında halleri oldu geçen yıl... Sonuçta Eylül başında Bowman'a başlıyoruz.

Ayrıca, geçen hafta sonu hala ve Martin enişte ile Carcasonne oynadık. Duru'nun yatma saati gelmediği için bir tur o da bizle oynadı. Kuralları ve puanlama sistemini tamamen kavradığı söylenemez ama (beklemiyoruz da zaten), ama Duru'nun aksiyonlarını oyunun bir parçası kabul edip oynadık. Martin her zamanki gibi kazandı, o beklenen durum ama benim Duru'dan daha az puan yapmış olmam gecenin sürprizi idi. Dal kavağı, yok, yavrusu danayı, yok boynuz kulağı geçicek.


Sunday, March 22, 2009


Şehrin kütüphanesine gidelim, dedik. Gittik. Çok eğlendik. Ne kadar çok kitap varmış. Bir ara film ve kitap alıyorduk oradan, ama tabii Duru'dan önce çocuk kitapları kısmına girmemiştik. İnanılmaz sayıda kitap var. DVD de var. Bu hafta aldıklarımızın çoğunu ilk iki günde bitirdik neredeyse...

Her hafta uğrarız artık biz oraya... Duru, kitap seçerken:


Evde yaptığımız Lego şehrinin fotosu... Yanında Duru'nun yaptığı çiçek bahçesi:



Sunday, March 15, 2009


Cuma günü Duru'ya bir adet zarf geldi. Üzerinde Pınar ve benim isimlerimiz vardı, ama bana sorarsanız Duru'nun mektubuydu. Zarf büyük ve kalınca olduğu için, okuldan kabul geldiğini anladım hemen, kutudan çıkarır çıkarmaz.

Hemen içeri gidip Pınar'a gisterdim. O da bir garip oldu benim gibi... Safız biz, çocuk Anaokulu'na kabul edinince seviniyoruz. :) Pınar, 13 yıl sonra bunun bir derece daha heyecanlısını üniversite için yaşayacağımızı söyledi. O zamana kadar işi çözeriz, üniversite işi bir derece daha kolay olur diye düşünüyorum.

Bowman deyince, bunu -tekrar- anlatmam lazım...

Geçen Pazartesi günü Duru'yu Stratford'a interview'a götürdüm. Önce yaşı büyük diye 1. sınıf sınavı yaptılar. Duru testteki sorulardan bu kadar uzak olabilirdi. Yapardı hepsini, ama çoğunu görmemişti ki hayatında daha önce... Sınavın ilk iki sayfasında 5 tane kadar soru var. Önce bir kitap okunuyor, sonra o sorulara yanıt veriliyor. Yapılmayacak şey değil, ama sorun şurada: çocuğun kitabı kendisinin okuması, sonra soruları okuması ve de yanıtları yazarak vermesi gerekiyor. Nasıl yani? Demedim tabii müdüre, çünkü görünüşe göre deli veliler var.

Ben arada Duru'ya toplama çıkarma felan öğretiyorum, abstrakt olarak, ismimizi felan da yazıyoruz, ama bu nedir kardeşim? Sonraki sorular daha da ilginçti. Duru 'buraya 41 yaz' gibisinden soruları yaptı. Ben 41'ü yazabileceğini hakikaten beklemiyordum. Müdüranıma göre 23'ü yazamamış, bence çok güzel yazmıştı. Sadece 2 ve 3 ters tarafa bakıyorlardı. Bu yaşta çok normal, babası da sağını solunu karıştırır zaten (müdür yaptığım espriyi de yakalayamadı orada zaten)... Bir odada 7 çocuk var, öbüründe 3 tane, bir araya geliyorlar, kaç çocuk olduyu da yapamadı, kapı açıktı ben dışarda dinliyordum. Duru her seferinde kadına odada 7 çocuk olduğunu söyledi. 'Ama bak öbür odadan 3 çocuk daha geliyor, odada kaç çocuk var şimdi' denince, tekrar '7 çocuk' dedi. Haklıda, kağıtta 10 çocuğu bir arada gösteren bir resim yok ki, odada 7 çocuk var denmiş, 7 var :)

İki basamaklı toplamaları da yapamamış, ayrıca iki quarter, bir dime kaç cent yapar sorusuna ve benzerlerine yanıt veremedi. Bir de saat sorularından 8'e 20 var'ı yapamamış. Tek ve çift rakamları da bilmiyormuş.

Ben bunları şirketteki bir asyalı arkadaşa anlatınca, tek-çift rakamlara ne ihtiyacı var çocuğun deyince, adam bana 'sokakta bir taraf tek numaralı evler, diğer taraf çiftler oluyor, mesela onun için lazım olur' dedi. Adama 'evet ama bu çocuk daha kendi başına sokağın karşı tarafına geçmiyor ki' dedim.

İlkokul 1'e başlamadan hem kitap okuyacak, hem iki basamaklı toplama yapacak, hem toplama çıkarma problemleri; hem saat okuyacak, hem para hesabı bilecek, hem gramerden anlayacak (daha bahsetmediğim ne sorular var), sonra da biz bütün bunları bilen çocuklarla aynı sınıfa koymak için Duru'yu bu adamlara yılda 25bin dolar ödeyeceğiz. Yok ya!?

Bowman'da resim yapıp saymayı öğrensin, gezilere gitsin, müzik odasında eğlensin, kütüphanede zaman geçirsin, dışarda koşsun eğlensin, sınıfta klasik müzik eşliğinde ders yapılsın, mutlu ve stressiz bir ortam olsun, bana da daha ucuza mal olsun. Nedir yani?

Bu arada, Stratford'daki Kindergarten testi kolay geldi Duru'ya ama yaşı büyükmüş, özel izin alınacakmış, ama o arada Duru'nun kısa ve uzun sesli'leri öğrenmesi gerekiyormuş. Stratford böyle istiyor. Tam delilik... Testen sonra BKP'ye gittik. Öğretmenlerine sorduk Duru'nun, nedir bunlar diye, hiçbiri bilmiyordu. ('hat'deki a kısa, 'hate'deki a uzun, oymuş işte...)

Tüm bu testleri Duru'nun çok sevdiğini, hepsini keyifle yaptığını da söyleyeyim bu arada... Zorlasak keyifle yapacak aslında, halası kılıklı... Ama kompetitif değil de aklı başında hümanist olsun. Matematiği zayıf düşerse, ben ona 'singapore math' öğretirim. Ayrıca, yerim onu ben... Bırakalım dans etsin, diyoruz.

Birkaç da foto ekleyelim. Deniz'in resitalinde:


Pazar okulunda Türkçe şarkılar öğrenirken, ve evde lolipop yaparken:


Bir de son haftalarda ismimizi 'Emily'ye çevirme teşebbüsümüz oldu. Clifford'daki kızın ismi diye herhalde, geçen gün okula bir CD götürmüş, onun üzerine ismini yazmışlar kaybomasın diye:


Duru'nun evde birikmiş küçük topları (çoraplara dikkat):



Sunday, March 08, 2009


Çok azimli çocuk bizim kızımız... Ben arada ona toplama çıkarma, harfleri öğreten kitaplar alıyorum, seve seve onları yapıyor. Geçen haftalardan birinde, bir PAzar öğleden sonrasında, ben bilgisayarda iş bitirirken, o da benden rakamlar ve harfleri gösteren örnek kağıt istedi, kendi kitabını çalıştı:


Şubat sonundan bir resim:


Duru'nun BKP3'den acilen mezun olması gerekiyor. Boy ve yaş icabı herkese 'ablalık' yapmaya devam ediyor. Daycare'de çok eğleniyorlar ve bir sürü yeni şey öğreniyorlar Allahtan... Büyük çocukların canları sıkılmıyor hiç değilse... Tahtadan yüksek bir platform yapmışlar sınıfa yeni, orada gösteri yapıp, şarkılar söylüyorlar, fotolardan gördüğüm kadarıyla...

Cumartesi ToysRUs'daydık yine, bakmaya gittik, babanne geldiğinde alsın diye bakıyoruz :) ama yine bir adet çevirince ses çıkaran boru ve minik kaplan ile döndük eve...

Geçtiğimiz aydan üç tane kısa film:

Yine geçtiğimiz günlerden bir seri fotoğraf koydum. Birkaç tanesini buraya ekliyorum, gerisi her zamanki yerde... CCSC'de neredeyse her gün bir başka aktivite oluyor ya, geçtiğimiz günlerden birinde de marangozluk öğrenmişler. Çocuklardan birinin babası gelip yardım etmiş onlara, Duru'nun çok marıfetli olduğunu söylediler. (Yaşı büyük olduğu için tabii, herkesten daha iyiymiş gibi görünüyor :) İkinci fotoda Duru ve Julia:


Aydın Ünsal oturuşu:


Gösteriler:


Duru'nun çektikleri: oturduğu yerden arabanın içi ve bale ayakkabıları... İkinci fotoya hastayım:



Birkaç foto daha burada...

Arada Duffy Dave'in bir gösterisine gitti Düdüş... Artık onları yazmıyoruz bile :)

Anneyle manikür pediküre gittiler geçen haftalarda, Duru'ya da manikür yapmışlar:


Bir pazar gübü Chloe'ye 'playdate'e gitti Duru:


Puca Di Peppo'da akşam yemeği, Duru ve bizim çektiklermizden birkaç foto:



Duru ve Martin doğum günü pastasını tartışıyorlar:


Gün ve Martin'in babaya hediye ettiği 'Nerd eğlencesi' ve tüm elektronik ve manyetik aletlere zarar mıknatıslarla çok oynuyoruz. Çeşitli şekiller yapıyoruz. İşte Duru'nun yaptığı kule:


Evde oyun oynarken:


Defne, Deniz ve Duru film seyrederken (Amerika'daki Türk çocuklarına D ile başlayan ad koymak şart, bilmiyor musunuz?):



Pazartesi günü de Stratford'ı ziyaret ettik. Gitmeyi düşündüğümüz okullardan biri, her ne kadar çok istekli olmasak da gittik. Öbür okulların aksine, doğrudan Duru'u müdürün odasına alıp test yapmaya başladılar. İlk iki sayfa 'kitabı okuyalım, sorulara yazarak yanıt verelim' seti idi. Müdüre 'bizim kız okumayı ve yazmayı bilmiyor' dedim, 'siz deli misiniz, bu çocuk anaokulunda okuma yazma bilse size niye para vereyim' demedim.

Duru soruların çoğunun yanıtı bilememesine rağmen, yine de hepsini yaptı. Ben onu bir kez daha çok sevdim. Birinci sınıf testinde tamamen çuvalladı, çok doğal olarak; ana okulu sınavında da 'long ve short vowels'ı bilemedik. Onu öğrenin gelin dediler, kesin gitmeyeceğiz bence... Duru bana 'long and short owl' nedir diye sordu, ben onu daha çok sevdim. CCSC'ye gidince hocalarına sordum, biliyor musunuz bunları diye, hocaları dahi bilmiyorlar. (Meraklılar için, 'cat' ve 'cake'deki 'a' sesi ilkinde kısa, ikincide uzun...)


Home