bebelog

Thursday, May 14, 2009


Pazar günü Duru'nun babannesi geldi Türkiye'den, Duru'yu şımartmaya.. :) Salı akşamı da halaya gittik, babanne orada kalıyor.

Babasıyım diye demiyorum, Duru'nun şirinliği özerinde bu aralar. Herkesle arası çok iyi, aman deyim. İlk düşen dişinin yerine yenisi çıkıyor, hemen yanındaki hafifçe öne kaydı. Sıra onda herhalde.. Ortondonti eğlenceleri başlayacak mı ilerde, merak içindeyim.

Duru, bunları okuyorsan, hemen git dişlerini fırçala canım... Hadi :)


Fotoğraflardan bakıp son birkaç hafta için not düşelim. İki hafta sonu önce annenin doğumgününü Sultana'da kutladık:


Geçen Cuma gittiğimiz Thai restoranında:



BKP3'deki Andrew'ün doğum gününden enstantaneler:



Endam:


Geçen hafta sonu Türk okulunun diplama töreni vardı. Aşağıda sırasıyla, Yasemin ve Duru yemek yerken, ne kadar hanım yetiştiklerini gösteren bir foto, öğretmen ve öğrenciler bir arada, başarı belgesi alırken, hediye seçerken, kızlar aralarında birşeyler çevirirken:



Eve döndüğümüzde çantadan neler neler çıktı:


Bir başka doğum günü, Deniz'in; yüz boyama, sihirbaz gösterisi, çimenlerde yuvarlanmaca ve diğer eğlenceler:



Pazar günü deniz kıyısında düz bir bisiklet yolunda bisiklete binmeye gittik. Çok eğlendik. Önce eski Amerikan kasabasında takıldık biraz, 'eski zaman köy eğlenceleri' neymiş, onları öğrendik; sonra da Duru ilk kez kendi başına toprak yolda bisiklete bindi. Gıkını çıkarmadan yolun tamamında bizimle geldi, hiç de zorlanmadı.



Arada kumsalda mola verdik, birşeyler yedik, oynadık:



Akşam, hala ve Martin'in evinde hamburger yemeye gittik. Orada da kudurduk biraz... Fotolarda yok ama babannesi geldi Düdüş'ün:



Thursday, April 30, 2009


Geçen hafta sonunu yazdıktan sonra ben, akşam yemeğinde ne yapalım konusu dallandı budaklandı ve çabuk bir yemeğin ardında Duru ile filme gitmeye dönüştü. Biraz geç saatte olsa da 'Hannah Montana' filmine gittik. Duru uykusu gelmesine ve aramızda hiçbir filmi sonuna kadar seyretmeyişi ile tanınmasına rağmen, gözünü dahi kırpmaksızın filmi bitirdi.

Akşam seansında bir biz, bir genç çift, başka bir çocuklu aile ve gelip tam önümüze oturan 3 tane genç kız vardı. Genç kızların yirmi yaşlarını çoktan geçmiş olmaları dikkatimizi çekmedi değil... Bizim kız 5.5 yaşında... Anlatabiliyor muyum?

Duru, kendi adına filme bayıldı.

Geçtiğimiz haftalardan kanayan bir dişimiz vardı, o artık sallanıyor. 'Daha 6 bile değiliz, nedir?' demiyoruz aslında... Çünkü geçtiğimizx aylarda Ella'nın dişleri çıkmaya başladı, ki o daha 5 felan... Duru'nun sınıfında şu anda üç çocuğun dişleri sallanıyor. İyi beslenmeden herhalde, ben dişler 1. sınıfta dökülecek diye bir hava içindeydim.

Konu diş olunca 'tooth fairy' de konuşuluyor. Yerel kültürde dişi yastığın altına koyuyorsunuz, yerine 'quarter' ya da 'dollar' bırakıyor diş perisi... Bu çağda, ToysRUs eve üç mil ötedeyken, öyle 25 cent'le kurtulmak zor... Hello Kitty not defteri ve kalemleri alınacakmış. İçimden bir ses ayrıca peri Duru'ya Wii bile bırakabilir diyor. İlk dişe yetişmezse, ikinciye artık...

Cumartesi günü kütühaneye gittik, bitirdiğimiz kitapları bıraktık. Yerlerine 8 tane kitap daha aldık, iki de DVD... 'The Real Tooth Fairy' kitabını bugün okuduk, çok güzel bir öyküydü. Ayrıca 'Waldo' kıtabı aldık bir tane, içinde kaybolduk resmen... Hala uğraşıyoruz.

Cumartesi akşamı Kaan'lardaydık, yemek için... Hem çok güzel yedik, hem de çok güzel oynadık.

Bu aktivitilerin arasında Duru presensesli -tabii ki- yazı kitabı var, ondan birkaç sayfa yaptı. Kaan'lardayken bile kıtabını çıkarıp bir sayfa çalıştı. Ben zorluyor değilim valla, seviyor o yazmayı, toplamayı...

Bu aralar birkaç tane çocuk dizisine sardırdık. Bir tanesi Charlie and Lola, diğeri yeni 'World Girl' Son zamanlarda bu dizilerden çok çeşitli sözcükler öğreniyor Duru ve tabiri caiz ise 'cümle içinde kullanıyor.' Örneğin:

- Today is 'extremely' hot
- You have to 'comprimize' anne

Valla uydurmuyorum!

Lola'nın aksanına ben de hastayım bu arada...

Bügünün asıl eğlencesi, bir haftadır bekliyoruz, 23 Nisan kutlamları idi. Türk okulunda öğrendikleri şarkıları da söylediler çocuklar... Duru okulda edindiği yeni arkadaşlarından Yasemin ile oynadı bol bol... Palo Alto'daki 23 Nisan'lar hakikaten güzel oluyor. Çocuk korosundaydık bu yıl, iki tane de şarkı söyledik. İkinci fotoda sahnenin arkasındaki resmi gördünümüz canlar? Hani kaşlar, gözler çakmak çakmak... Biz işte o adamın izinde yürüyoruz. Ya siz?




İki de film 23 Nisan kutlamalarından, şarkı söylerken: 23 Nisan, Oynaya oynaya


Sunday, April 12, 2009


Bizim buralarda 'Good Friday' ve 'Easter Sunday' yaklaşınca çocukları bir yumurta heyecanı alıyor. Hafta içinde hem evde, hem okulda bir yumurta hazırlama ve yumurta toplama heyecanı vardı.

Cumartesi günü Duru, Deniz Paşa ve arkadaşları parka gidip anne-babalarının sakladığı 'tavşan (?) yumurtalarını' buldular. Duru eve onlarca yumurta ile geldi; içlerinden neler neler çıktı. Fotolar aşağıda:





Pazar gününü de neredeyse tamamen dışasrda geçirdik. Önce Türk okulunda 23 Nisan hazırlıkları devam etti. Bugün bu yılın son okul günüydü. Bol bol şarkı söylediler, ayrıca kendilerine ay yıldızlı tişört hazırladılar.

Son iki haftadır okula top da götürüyoruz; dersten önce, ders arasında, dersten sonra oynuyoruz. Geçen hafta götürdüğümüz büyük topu damdan zor kurtardık, ama bugün götürdüğümüz, çok zıplayan küçük top gitti ve geri gelmedi.

Okuldan sonra Julia ile 'playdate'imiz vardı, ama gitmek istemedi, biz de Le Boulanger'ye gidip sandviç ve Duru'nun son zamanlarda favorisi olan 'clam chowder' yedik.

Dondurmamızı da yedikten sonra, eve gelip top oynamaya devam ettik. Bugün biraz voleybol öğrendik, ayrıca bisikletimizin 'küçük tekerleklerini' biraz yükselttik ki yazın tamamen çıkarabilelim.

Bir de son zamanlarda hala ve Martin'den hediye 'mıknatıslı oyuncağımız var, aslında babanın ama... Neocube adı... Onunla çok fazla zaman geçiriyoruz, ama çok keyifli...


Lavuklar:


Ev eğlenceleri ve ikinci resimde 'azmi' görüyoruz:



Monday, April 06, 2009


Babası: Düdüş, ne yedin bugün öğle yemeğinde?
Duru: Hatırlamıyorum.
Babası: Did you eat lunch today?
Duru: Hopefully yes.

Nasıl yemezsin bu kızı?!


Sunday, March 29, 2009


Geçen günkü toplu fotoya değineceğim. Hafta sonu evdeyiz, Duru annesinin tek bir kutuya koyduğu toplarını getirdi. Çok eğlendik topları dizdik, top savaşı yaptık vs... O sırada farkettik ki Duru'nun gereğinden fazla topu var. Topun 'toptan sayılabilmesi' için şu şartlar gerekiyor: Yere atınca zıplaması, içerde ve dışarda oynanabilmesi (içerde oynanmaması gerekenler buna dahil), ve yuvarlak olması :)

Bu şartlara göre, dün alınan dev top dahil, şu anda evde Duru'ya ait olan büyüklü küçüklü 35 adet top mevcut... Dev topumuz çok güzel zıplıyor ve Duru'nun ayağını acıtmıyor. Arkada futbol oynayken, Bahar'lara gitmeden önce ve sonra:



Bahar'ın doğum gününden bir seri foto (Duru'nun pastaya yakınlığına dikkatinizi çekiyorum):




Geçen gün oul için Bowman'a kara verdik, rahatladık. Keys'den de kabul geldi, ama Bowman'ın anne-babalar açısından daha az çaba istemesi, daha ucuz olması ve tüm yıl boyunca açık olması açıkcası çok etkili oldu. Ben yine de emin olmak için Duru'ya birkaç soru sordum; kendi keyfimiz için de onu yanlış okula göndermiyelim. Okulun bahçesini (evet bahçesini, sonuçta 'kindergarten'dan başlıycaz okula, en önemli kısmı bahçe herhalde...), sınıflarını, öğretmenlerini, diğer çocukları sordum ona, hangi okuldakini daha çok sevmiş diye... İkisinin de bahçesini, sınıflarını, öğretmenlerini sevmiş... Diğer çocuklar konusunda kayda değer bir yorum yapmadı, ama Bowman'da iki yarım gün geçirdiği için orada arkadaş edindiğini biliyoruz. Bowman'ın bahçesini ve sınıflarını Keys'den daha çok sevmiş ama... Biz kendi adımıza Keys'deki hocaları ve genel havayı da çok iyi bulmuştuk. Bowman ve Keys arasındaki en büyük fark da Bowman'da sınıfların düzen ve sessizliğiydi. İki okulda da benim en çok hoşuma giden ise tüm öğrencilerin aklı başında halleri oldu geçen yıl... Sonuçta Eylül başında Bowman'a başlıyoruz.

Ayrıca, geçen hafta sonu hala ve Martin enişte ile Carcasonne oynadık. Duru'nun yatma saati gelmediği için bir tur o da bizle oynadı. Kuralları ve puanlama sistemini tamamen kavradığı söylenemez ama (beklemiyoruz da zaten), ama Duru'nun aksiyonlarını oyunun bir parçası kabul edip oynadık. Martin her zamanki gibi kazandı, o beklenen durum ama benim Duru'dan daha az puan yapmış olmam gecenin sürprizi idi. Dal kavağı, yok, yavrusu danayı, yok boynuz kulağı geçicek.


Home