bebelog

Tuesday, September 28, 2004


Agustos'dan iki tane resim var. Kizin saclarini yukardan ikili baglamaa basladigimiz zamandan kalma... Onlari da ekleyeyim dedim: Tokalar I ve Tokalar II

Ayin 25'inden bir resim: Yukarda ayna karsisinda oynarken [pardon azarken]
Ayin 26'si: Telefonu kesfettik, ciciler giydik. Sonra etrafi karistirmaya devam ettik. [Bu da videosu...]

Yine 26'si: Kayra ile oynarken... video seyrederken (kiyamam!) [Bu da videosu...]

Ayin 28'den estantaneler: Hasta olacak, biz farkinda degiliz o yuzden cok yemiyor.
Annesinin elinden bile... Pesindeyiz surekli...


Gorunuse gore bir haftadir not dusmemisiz bebelog'a... Hmmm... Hafta sonu cok yogun gecti herhalde ondan...

Cumartesi aksami halasi Gun ve arkadasi Martin geldiler yemege... Bir taraftan Duru'yu yedirdik, bir taraftan biz manti yedik. [Italyan isi canim, Turk degil...]

Pazar sabahi Duru arkadasi Kayra'ya brunch'a gitti. Yeni bir evi ve yepyeni oyuncaklar gorunce, neye saldiracagini sasirdi. Arada Kayra'ya da ilgi gostermedi degil... Bir ara Turkce bebek videosu seyrettiler, 'playpen'in icine hapsedilerek {biz de bir kahvalti edelim ama, di mi?}... Baby Einstein'a alismis olan Duru, pek fazla ilgi gostermedi sanki...

Brunch sonra Kayra ile beraber Mountain View'de satilik bir ev varmis, ona bakmaya gittiler. Evin yuzolcumu biraz dar geldi Duru'ya :)

Pazar aksam yemegine Kara Kuvvetleri'nden emekli Deniz Pasa geldi, Duru'yu ziyarete... {Aslinda Kurmay Albay, ama biz 'pasa' diyoruz aramizda...) Gecen hafta Zirrat Bankasi'na emekli maasi yatmamis galiba, biraz sikayetciydi pasamiz... Bir ara annesinin kucaginda uyuyup gitti valla... Duru, geziden donerken ugrayan Elif'in de orada olusunu firsat bilerek, Deniz'in anane ve dedesine sov yapti. Kudurdu da, kudurdu.

Annesinden ogrendigi uzere, sevdigi arkadaslariyla bogusmak cok hosune gidiyor Duru'nun, ama Elif'i yakalayip kafasindan yemeye kalkinca hic de hos kacmiyor dogrusu, hanim kizlara... Elimde videoya gecirilmis boyle bir an yok, cunku Duru'yu engellemekle mesgul oluyoruz cogunlukla...

Kudurmak deyince, buyudukce huysuzlasiyoruz galiba... Istemedigi birsey yaptirmak neredeyse imkansiz oldu. Hemen aglayip sonuca ulasmak istiyor. Ayrica, gun gectikce yaramazlasiyor. Evde bir iki dakika ayni isle mesgul olup, efendi gibi (?) oyun oynadigini gormedik valla... Son iki gundur yemek de yemiyor; nasil olsa biberonla mama verecegiz diye... Bugun de dogru durust birsey yemedi. Kilo verecek diye heyecanlaniyoruz.

Bir de, Duru'yu kuvetinde yikarken her tarafin islanmasi gibi bir durum olustu. Biraz babasinin gaz verisi olabilir ama, ellerimizle her tarafa su saciyoruz. Yerler islaniyor diye, iki kuvetin ikiyanina havlu serer olduk. Bunun yani sira, kuvetteki suyu yalamak, su doktugumuz kapi ele gecirip icindeki suyu icmek, elindeki kopukleri yemeye calismak ve kafasinda asagiya su dokulurken agzini acip sulari icmeye calismak gibi adetleri geleneksel bir havaya burunduler. Cocugu zehirlemeden banyo yaptirmaya calisir olduk.


Wednesday, September 22, 2004


Duru gectigimiz ay tum uzaktan kumandalara ve telefonlara saldiriyordu ya -aslinda hala cok merakli onlara ama, yavas yavas ilgisini yitiriyor gibi-, ona bir tane oyuncak telefon aldik. [Belki de yazdim bunu daha once? Neyse...]

Telefon'daki tuslara bastikca, isiklar yaniyor ve cesitli sesler ya da sozcukler duyuluyor. 'Hello', bye bye' gibisinden... Sayi moduna gecince [oyuncak deyip gecmeyelim, hepsi birer bilgisayar bunlarin] tuslar ekranda o rakamin gorunmesini ve rakamin okunusunun duyulmasini sagliyor. Daha bir yasina gelmeden sayilari cozucez ya...

Bu oyuncak baslarda Duru'nun hic ilgisini cekmedi galiba... Ama son zamanlarda, belki bizi cok kulandigimiz icin oyuncagi, ya da bizim telefon konusmalarimizi daha dikkatli dinledigi icin, cok komik bir davranis edindi. Bugun ilk kez gordum ben... Duru'ya bakip elimizi kulagimiza goturup -bazen goturmeden- 'alo' dedigimizde, eli hemen kulagina gidiyor, telefonla konusur gibi yapiyor. Taklitci sey!

Bu arada sag elinin kulagina gittigi de dikkatimi cekmedi degil...


Tuesday, September 21, 2004


Duru'nun Pazar gunu oldukca hareketli gecti. Sabahtan babane ve buyukbabasi ile video konferans olayina girdi. MSN Messenger son zamanlarda ses gondermemeyi kendine gorev biliyor, ama goruntu de sorun olmuyor Allahtan... Duru biraz sov yapti... Ne zaman kameranin karsisina gecsek, etraf gordugu elekronik esyalara saldiriyor, bunlara kamera da dahil, kayda deger goruntu gondermek cok zor oluyor.

Oglen yemegi icin, bizim evde toplanildi ve Los Gatos'a gidildi. Dort arabalik bir konvoy vardi [entropy 1, entropy 2]. Elif, Kayra, Elda, Eray ve Sena'nin da dahil oldugu 8+6 = 14 kisilik bir grup nasil rahat yemek yiyebilirse, oyle yediler. Her cocugun kendine ozgu bir yemek, uyku, gezi havasi oldugu bir kez daha kayda gecildi.

Yemekten sonra eglenceye doyamayan Duru ve arkadaslari, 'Shoreline' parkina kum yemeye ve oyun parkinin yerlerini yalamaya gittiler. [Bazi cocuklar canim, hepsi degil...]

Parkta yorulan Duru, 'aman belki ele gelir bir "cocuk kapisi" (?) buluruz' heyecani ile Home Depot'ya giderken yolda uyudu. Annesi biraz basinda bekledi, babasi 'kapi' ararken, sonra uyandi 'Home Depot'yu da gormus oldu [nerdeyim, biskuvi]. Akli basinda bir guvenlik kapisi alindi, evde basariyla denendi.

Aksam yemegi ve yemek sonrasi azmasi [sac lastigi] ile uyku saati geldi ve Duru pes etti.

Yuzundeki yaralari yavas yavas geciyor bu arada... Pazartesi gunu guzelligi ustundeydi. Ben tarafsiz degilim, ama valla oyle... :)

Pazartesi aksami da eglence, gidip posta alma, yemek, yine azmaca, sonra banyo ve uyku ile gecti gitti. Pazartesi'nden banyo yaparken cektigimiz bir iki fotograf da burada... [1, 2, 3] Banyo yaparken kafasindan asagiya doktugumuz ya da sicrattigi tum sulari icmeye calisiyor. Onun icin dil hep disarda... :)

Bir kez daha Duru'nun yuz ifadesinin degistigini dusunuyoruz. Her hafta baska bir surat var bu kizda; resimlerde tam belli olmuyor, ama mimikler, ifadeler degisiyor.


Saturday, September 18, 2004


Gecen Pazar'dan bu yana o kadar cok sey oldu; araya baska seyler girdigi icin (Duru'nun babasinin is mis durumlari falan) not dusmekte geciktik. Aklimiza gelenleri hizla gecelim:

- Duru'nun eglence katsayisi cok yukseldi. Ne demek istiyorum? Artik daha bir laftan anlar oldugu icin, Duru'yla oynamak cok keyifli... Ustelik 'interaktif' eglenceden o da cok anliyor. Boylelikle, nasil eglendirecegiz bu kizi sorusunun yaniti da gittikce kolaylasiyor.

- Yasi geregi, iyice insan secer hala geldigi icin, bazi gunler sadece babasinin kucaginda, bazi gunler de sadee annesinin kucaginda durmak istiyor. Bu degisiklik gun be gun oldugu gibi, zaman zaman her alti saatte bir degisebiliyor.

- Istemedigi bir yiyecegi, istemedigi bir zamanda yerdirmek iyice olanaksiz oldu. Agiz cevirmekten, agiz kapatmaya, mizmizlanmaya kadar cesitli silahlarla donanmis Duru'ya karsi durmak cok zor. Ama nedense, kendi yedigimiz yiyecekten eller verirsek, hemen hemen hic hayir demiyor. Buyumuste kuculmus fettan kiz bu!

- Persembe aksamustu sokak kapisi acikken hemen kapinin onunde oynuyordu. Babasi basinda duruyordu, ama tam dibinde degil... Kapi yerden birazcik yuksek, Duru'da oyle yerlere gitmiyor, tokezleyip dusse bile birsey olmaz diye, babasi cok dikkatli bakmiyordu, annesinin tum ikazlarina ragmen... Duru da isten yeni gelen annnesi dogru gitmeye kadar verince, kapinin onundeki boslugu unuttu, babasi ulasamadan kapinin onundeki paspasin uzerine dustu. Yuksekten falan degil, hani paspas da var, birsey olmaz diye dusunurken (babasi :), bir baktik, yuzunun uc yerinden, alni, hafifce yanagi ve burnunun ucunda, derisi soyulmus. Kanadi da biraz, son iki gundur kabuk da bagladilar. Mikrop kapmasin diye hemen alkolle sildik, uc dort kez de neosprin surduk. Nasil olsa tetanoz asisi da var, icimiz rahat... Ama babasi da her baktiginda cok uzuluyor valla... Buraya iki tane resim ekledim, resimler super [iki toka ve saklabanlik yaparken], ama yuzunde yaralari var. [Tam da annesinin ofisini ziyerete gitmeden onceki gun oldu.]

- Cuma gunu babasi onu Stanford'da annesinin ofisine goturdu. Bir binanin iki katini bastan sona gezip annesinin calisma arkadaslari ile tanisti. Arada kraker yedi, baazen hic konusmadi, bazen krakerini yeni tanistigi insanlara verdi, bazen hic susmadi. Arada 'undergraduate admissions' ofisinin yerlerinde gezindi, babasindan kacti.

- Cumartesi gunu ogle yemegini Sunnyvale'de yiyen Duru [Aslinda Gun ve Martin'le bulusacakti ogleden once, ama suslenirken falan gec kaldi. :] oradan birkac tane satilik ev gezmeye gitti. 40-45 yillik 2000sq ft'den kucuk, mini bahceli evlerin evlerin 700 bin dolarin ustunde satildigini gorup sinirlendi (mu, tam emin degilim, ben sinirleniyorum; Duru daha cok o evlerin bahcesinde, onunde oynayarak egleniyor).
Eve donmeden once de 'Toys R Us'a gidip mervidenin onune 'aman cocuk ust kata cikmasin' kapisi bakti anne ve babasi... Hala tam karar veremedikleri icin, bu hafta da Duru merdivenlere ozgurce kosacak. Hadi hayirlisi...

- Cumartesi aksam yemekten hemen sonra, Annesi bir iki saatligine Stanford'da bir toplantiya gitti. Bu arada Duru ile babasi biraz televizyon, biraz camasir, biraz dergi, biraz postadan cikanlar, biraz da yerlere sacilmis oyuncaklarla zaman gecirdiler. Aksam yemeginde cok birsey yemeyen Duru, iki oyun arasinda tane tane tavuk eti yedi, uzerine de bir dilim portakal... Guzelcim simdi uyuyor, annesi dondu, yatirdi onu...


Gectigimiz Pazar gunu Duru, Elif'le bulusup parkta oturmaya gitti. Cocukla disari cikmayi hala bilmeyen anne babalari ogleden sonra 3 bucuga kadar programi dogrultamadiklari icin, park eglencesi bittiginde aksam yemegi zamani gelmisti.

Duru ve Elif doyurulduktan sonra, anne babalari yemege gectiler. Tabii cocuklara o arada guvenli bir eglence bulmak gerekti. Bulunan cozum cocuklari 'playpen'ini televizyonun onune cekip 'Baby Einstein' seyrettirmek oldu. Cocuklar bir 30 dakika kadar DVD'ye kilitlendiler, sonra yavas yavas kipirdanmaya basladilar; biz o arada yemegi birtirdik. Yasasin 'Baby Einstein' video serisi...


Monday, September 13, 2004


Duru'nun ustten gelen disleri 4 taneymis megerse... Bunu daha once yazmis olabilirm. Asil konu bu degil...

Ustteki dislerin ortada olanlari ufak ufak uzuyorlar, o disler uzadikca Duru'nun yuz ifadesi degisiyor. Artik gulunce baska bir insan oluyor. Cok guzel... Her gecen gun biraz daha buyuyor, gozumuzun onunde... Insan inanamiyor.

Nezlesi ve oksurugu tamamen kayboldular. Dun gece cok guzel uyudu.



Sunday, September 12, 2004


Gecen hafta sonunu burun akintisi ile gecirdi Duru... Ozellikle aksam saatlerinde burnu iyice akmaya basliyordu. Ilk gun cok onemsemeyince, ikinci gunun aksami burnu iyice tikandi ve o gece zor gecti. Her saat basinda agliyorrak uyaniyordu; biz de yalvar yakar burnuna tuzlu su damlatip, cekiyorduk su mavi plastik pompalar var ya burada, onunla...

Bur kac gun sonra garip bir oksuruge donustu, ama oksuruk kayboldu hemen... Tum bu olaylari sirasinda hic ates yoktu ama...

Birkac gece daha gece aglayarak uyandi, ama hemen uyudu...

Bu nezle problemi sirasinda, mavi pompayi sevmeyi ogrendi :) 'Hadi kizim burnunu temizleyelim' deyip pompayi gosterince, kiz burnunu uzatir oldu. Anladi ki o pompa iyi birsey, burna girince nefes alinabiliyor. Cok uyanik bu kiz, cook!

Cumartesi gunu ayrica babane ve buyukbabasi onu internet'ten seyrettiler, cok buyumus buldular. Duru hic yerinde durmayarak cok guzel bir sov cikardi.


Here is a -very quick- translation of what I have been writing recently (starting September 2nd):

- Duru's behavior changes almost daily. Few things I detected are: she lost the dishwasher, but if it's full we don't let her play with it, and that becomes a problem. She doesn't like being interrupted.

- The coffee table in the middle of the living room is gone. She's been holding to and moving around it, and when falling, she was getting very close to hitting it. After a few close incidence, the decision has been made.

- She also stands up all by herself, on the bed. It's fun to watch her trying to balance.

- She went to Dallas to visit her cousin. She spent some quality time with her grand parents, swam a little bit, had twom ore teeth and intantteneously hit them on the metal frame of the bed.

- Either I am hallucinating, or Duru started emulating her mother. :)

- She also started 'bribing' us. She is now aware that her mom is leaving her for work in the morning. I saw her trying to give her mom a toy in order to keep her around. Unbeliavable!! {Also, a little bit sad.}

- Here is a picture of Duru and Doga, taken during the 'naming ceremony' (?). Duru wasn't happy {we didn't know she was teething} and she was a little bit confused. On the other hand, Doga looks like she's about to reach 'nirvana' if we shut up for a second.

- Recent pictures are taken while climbing the stairs at her cousin's house, while playing at home ([1 and 2] {it was hot}, handling the dishwasher [1, 2, and 3], while discovering the house (for some reason, her dad was having more fun, according to the soundtrack), and the tub.


Istek uzerine bir seri resim ve video ekledim:

- Merdivenleri cikarken: Dallas'ta evin merdivenlerini fethederken... Ananesi 'kolluyor', babasi film cekiyor.

- Pembe Tulumuyla [1 ve 2]: Hava sicak oldugu icin aksam eve geldigimizde Duru'yu bu kiyafetiyle bulduk. Odada babasiyla oynarken...

- Bulasik [1, 2, ve 3]: Duru'nun favori eglencelerinden biri bulasik makinasini karistirmak yazmistim ya... Bir seri resim ve iki video bulasik makinasinin karistiriken...

- Merdivenlerden ciktiktan sonra yukarda gezinmeye devam ediyoruz. Babasinin Duru'dan daha cok eglendigi seslerden anlasiliyor.

- Evi geziyoruz: Evi kesfetmeye devam ediyoruz. Banyoda kuvete ozel bir ilgimiz var.


Thursday, September 09, 2004


Duru ve Doga'nin soyle bir resmi var: Doga'nin 'ismi kulagina uflenirken' Duru biraz 'mikmik'laniyor ve aglamaya basliyor [bu noktada disinin ciktiginin tam farkinda degiliz; tecrube iste...], Bahar onu yatistirmaya calisiyor, her taraf insan dolu, Duru'nun keyfi kacik ve kafasi karisik...

O karmasada Doga, babasinin kucaginda [babanin yuzundeki ifadeye dikkatinizi cekiyorum bu arada...] 'oturmus', ellerini kucaginda 'kavusturumus' ve Nirvana'yi bulmaya calisiyor. Oturusla, yuzdeki ifade tam olmus yani...

Eger bu resim Leman ya da Penguen karikaturu olsa, Doga'nin kafasindan 'ulan bir ulastirmadiniz su nirvanaya, surekli zirzir, kacacam bu diyardan valla...' seklinde dusunceler geciyor olacakti.

{Hadi gel de bunlari Ingilizce yaz simdi!}


Tuesday, September 07, 2004


Ne demek istiyorum?

Son zamanlarda, Duru'nun 'bir sonraki cocukluk donemi'ne [nedir?] girdigini goruyor gibiyiz. Ornegin, surekli bizim gibi yemek istiyor, kasikla mamanin agzina tikilmasindan bayagi rahatsiz olmaya basladi.

Arada, sanki annesini taklit ediyor gibi... Bize oyle geliyor olabilir ama, tam bir ornege denk gelirsem yazacagim.

Iki gundur baska bir davranisina tanik oldum. Bize 'rusvet' veriyor. :) Annesi odadan gidecekse sabahleyin, biraz aglamiyor da uzuluyor. Annesinin ise gittiginin farkinda... O gitmesin diye, elindeki oyuncagi ona uzatiyor. Yersiniz hatunu resmen :)

Ayni seyi, bugun bana da yapti. Elimdeki parlak ve bir o kadar da ilgi cekici kamerayi almak icin, bana sevdigi oyuncagini verdi. Diyorum ya, yersiniz!

Buna benzer birkac olayi daha var, su anda aklma gelmiyorlar. Gordukce yazmaya devam edecegim.


Dedigim gibi, gecen hafta sonu, Dallas'a gitti Duru... Cuma aksamustu yola ciktik. Gece yarisi Dallas'a indik. Plano'ya gitmemiz iki saati bulduk; gece iki gibi evdeydik.

Duru'nun daha o gun ogleden sonra Istanbul'dan gelmis anane ve dedesi de kalktilar, Doga, annesi ve babasi zaten geceleri her iki saatte bir uyaniyorlar. Gece yarisi 4'e kadar oturduk, yedik ictik. Garip bir jetlag olayi oldu.

Doga'yi gorunce, Duru'nun ne kadar buyudugunu anladik. Resimlerinde kucukcuk gorunen Doga, aslinda cok daha minikmis. Insan eline almaya korkuyor valla... Cocuklarin ne kadar hizli buyudugunu bir kez daha anladik. Hem Duru'nun su andaki boyundan, hem de bizim Dallas'ta oldugumu uc gun boyunca, Doga'nin deli gibi kilo almasindan...

Duru ucak yolculugu sirasinda oldukca iyiydi. Giderken belki biraz daha fazla bikbik'ledi, ama donuste bol bol uyudu.

Dallas'taki gunlerini etrafi karistirarak, az biraz Doga'ya ilgi gosterek, el cirpik, gordugu herseyi karistirarak ve biraz havuza girerek gecirdi. Masa, sehpa uzerinde ne varsa cok seviyor. Kizin hayati surekli alakasiz seylere ulasmaya calismakla geciyor. Her gecen gun biraz daha cok kendi basina ayakta duruyor. Ha yurudu, ha yuruyecek diyoruz, ama siz inanmayin, daha var.

Doga'lardaki en buyuk eglencelerimizden birisi de, yukari kata giden merdivenlere [16 basamak] atilip suratle yukari cikmak. Alani bol bulan Duru, gezip duruu... hesabi... Merdivenin onune koyun, burakin; sanki latikle cekiliyormus gibi hop yukarda iki saniyede... Hele bir de arkasindan babasi 'kovaliyorsa' kahkahalar ata ata gidiyor valla... :)

Annesinin hafta sonu farkettigimiz uzre, ustten iki tane daha disimiz cikmis. Disleri farkedisimizin aksaminda, odada gezinen Duru, once yataga tutundu ayaga kalkti, sonra dengesini kaybetti yere dustu kic ustu, tabiri caizse... Yatagin ustu ve kenarlari yumusak oldugu icin cok onemsemedi babasi, hafifce kafasini yataga carpti ama yumusak tabii... Sonra nedense tekrar geri gelip yataga bir daha carpti. Yine yumusak yer oiye dusunurken, bir anda aglamaya basladi. Annesi kucakladi, ama bayagi ciddi agliyor cocuk... Babasi bir bakti, yumusak sandigimiz yer aslinda ortu ve altinda da yatagin metal kismi var. Ortunun uzerinde de kan var biraz... Bir baktik, kizin agzinda da biraz kan var. Yeni cikan dislerini carpmis yataga; yatakta iki tane dis izi nerdeyse gorunuyor. Kanama hemen durdu, ama yeni cikan disleri kizimizin kayboldu, yara yeri sistigi icin... Ertesi gun tekrar ciktilar.

Hem annesi, hem de babasi kani gorunce oldukca heyecanlandilar galiba... Insan ne kadar 'sogukkanli olucam' diye kendine soyleyip dursa da, cocugunun agzinda az da olsa kan gorunce heyecanlaniyor. {Zaten kan goremem, bayilmisim :} [Saka, saka!]

Kazadan birkac saat sonra rahatca yemek yiyebildigi icin bu kazayi da ucuz atlattigimizi anladik.

Duru, dusme kalkma acisindan her gecen gun biraz daha cok babasinin cocuklugunu andiriyor. Bilenler bu durumdan hic de memnun degil...


Monday, September 06, 2004


Cuma ogleden sonra Dallas'a Doga'yi gormeye gitti Duru... Bugun aksam uzeri donduk. Bir suru resim var, olay var. Zaman bulunca hepsini yazacagim, ama simdilik su sayfadaki uc resimle idare edin. :)

Duru flew to Dallas Friday afdternoon... to visit cousin Doga... There are many pictures and lotsa things to write. But, for the time being, here are first three pictures from Dallas at this page.


Thursday, September 02, 2004


Dokuzuncu ayini dolduran bebeklerin her gun yeni bir davranisla karsimiza cikabileceginin farkindayiz. Cok hizli ogreniyorlar, herseyin farkindalar ve hersey yeni tabii... Daha bir bebekken de cocugun huyu suyu degisiyordu, ama bir yasina yaklastikca, degisiklikler daha bir 'bilincli' oluyor. {Ne dedim? Anladiniz, anladiniz.} Duru'nun gecirdigi davranis degisikliklerine ve de yeni 'marifetlerine' bu aralar 'yetisemez' olduk. Nasil yani? 'Kizin bir gunu bir gunune benzemiyor' demek istiyorum.

Son gunlerde dikkatimi ceken davranislari sunlar:

- Mutfakta bulasik makinasi acikken hemen o tarafa gidiyor, eger geziniyorsa yerlerde... Makinanin icindekilerle cok ilgili, ama oynamasina izin vermiyoruz. Makinanin yanindan kaldirip goturunce de basliyor aglamaya... Oynadigi seyden ayrildiginda cok mizmizlaniyor. O yastaki cocuga da 'olmaz kizim, sen bunla oyna' diye laf anlatmaya imkan yok. Yaptigi isin yarim kalmasina cok bozuluyor resmen...

- Bebek arabasina binmektense, arabayi surmeyi tercih ediyor. Bizi arabayi iterken gordugu icin, o da ayni seyi yapmak istiyor. Kucagimizda one dogru egilip arabanin tutamaclarinda yakalayip ittiriyor. Bir saga bir sola gidiyor. Ama kiz surekli kendinden gecmis bir halde one egilmis durumda oldugu icin, bizim belimize cok fazla yuk biniyor.

- Salonun ortasinindaki sehpayi kaldirdik. Ortada oynuyor. biraz oyuncaklariyla oynuyor, bir iki dakika icinde en yakindaki koltuga dogru gidip, tutunup kalkiyor. Sonra basliyor koltugun uzerinde gorduklerine, ses sisteminin uzerindekilere, DVD kutularina, ya da kesinlikle ulasmasina olanak olmayan kutulara vs dogru atilmaya... Eline birsey gecirdigi zaman iyice heyecanlandigi icin, tutunmayi unutuyor. Bir cok kereler son saniyede tutunmayi beceremeyip kicinin uzerine oturduguna sahit oldum. O heyecanla arada ayakta durdugu da oluyor bir kac saniye...

- Gecen gun yatakta oynarken bana tutunup ayaga kalkmaya calisiyordu. Bir ara yatagin uzerinde dengede durmayi da basardi, ama cok komikti... Yatak yuzeyi sert olmadigi icin, surekli dengede durmaya calismasi gerekiyor. Kicini oynatip duruyordu; bir cesit dans... Cok eglendik.


Home